

Aydınlanma ve Ceza Hukuku
62
Aydınlanma akımının önderleri olan doğal hukuk okulu düşü-
nürlerinin ortak paydaları sosyal sözleşme düşüncesidir. Ama bunun
yanında, aralarında Grotius’u veya Hobbes’u seçenler olarak ikili bir
ayrıma gidilebilir.
17
Grotius’u seçenler, her yerde, her zaman geçerli
ilkeleri ve adil olan normun meşru olduğunu savunan doğal hukuk
okuluna bağlı kalacak; Hobbes’u seçenlerse egemenin kuvvetine vur-
gu yaparak ve adalet gibi değerleri reddeden düşünceleriyle pozitivist
hukuk okulunun temellerini atacaktır.
18
2. Aydınlanma Çağı ve Felsefesi
Aydınlanma felsefesi, 17.yüzyılın sonlarında filizlenmeye başla-
mış ve 18.yüzyılda tek egemen, felsefe olmuştur. Bu tarih aralıkları
Avrupa’da mutlak monarşilerin
19
hüküm sürdüğü ve iktidarın kullanı-
mında keyfiliğin hâkim olduğu
20
bir dönemdir. Bu tarihsel koşullarda
iktidarın yetkilerini sınırlandırmak için yollar aranmış ve bu nedenle
Aydınlanmanın siyasi ilkeleri ortaya çıkmıştır.
21
Aydınlanma Felsefesi,
17.yüzyılda üç düşünürün eserlerinden filizlenmiştir. Bu düşünürler:
John Locke, Isaac Newton ve Francis Bacon’dur.
F. Bacon (
1551-1626
) deneyselliğe ve deneyselliğin sağlayacağı ob-
17
Lester Crocker, “Interpreting the Enlightenment: A Political Approach”, Journal
of the History of Ideas, Apr. -Jun., 1985, Vol. 46, No. 2, pp. 211-230, p.215
18
bkz. Kemal Gözler, “Tabii Hukuk ve Hukuki Pozitivizme Göre Adalet Kavramı”,
Muhafazakar Düşünce, Kış 2008, Yıl 4, Sayı 15, (s.77-90)
19
Modern devletin oluşmaya başladığı 16. yüzyıl ve 17.yüzyılda, mutlak krallıkla-
rın mutlak egemenliği, Bodin(1530-1596) gibi düşünürler tarafından kilisenin ege-
menliğine yeğlenmiştir. Böylelikle sekülerizmin sağlanabileceği düşünülmüştür.
Bu nedenle Kralların otoriteleri Kilise’nin aleyhine güçlendirilmeye çalışılmıştır.
Mutlakıyet sayesinde, Avrupa Devletleri kendi sınırlarına ve halklarına sahip ol-
muş, merkezileşmeye başlamış ve böylelikle uluslaşmanın ilk kökleri atılmıştır.
Aynı dönemde, 14.Louis kendisine atfedilen ve dönemin simgesi olan sözü söyle-
yecektir: “Devlet benim.” (Braudel, s.324 vd) Aydınlanmayla birlikte 14.Louis’in
bu sözü değişecek, Büyük Frederic kendini “devletin birinci hizmetkarı” olarak
adlandıracaktır.(Outram, s.63)
20
Suçlar ve cezalar açısından 17.yüzyıldan Aydınlanmaya kadar olan dönemi akta-
ran Dolu’ya göre, cadı avları, hükümdarların keyfiliklerinin, karmaşanın kısa bir
özetiydi ve en önemlisi cezalar, işlenen ya da işlendiği iddia edilen suçlarla oran-
tısız ve keyfiydi. İki insanın, işledikleri aynı suç için farklı türlerde ve seviyelerde
cezalar almaları gayet mümkündü. Suçların tanımları üzerinde bir netlik yoktu.
(bkz. Osman Dolu, “Rasyonel Bir Tercih Olarak Suç: Klasik Okul Düşüncelerin-
den Suçu Açıklama ve Önleme Kapasitesinin Değerlendirilmesi”, Polis Bilimleri
Dergisi, 2009, Cilt.11 S.4, s.1-32
21
Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku, Beta, İstanbul, 2003, s.93