Background Image
Previous Page  308 / 517 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 308 / 517 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2014 (115)

Mustafa GÖKSU

307

Türk hukukunda uyuşmazlıkların, Common Law ülkelerindeki ista-

tistikler bir tarafa, dikkat çekebilecek orandaki bir kısmının bile taraf-

ların anlaşması ile sona ermesi en azından yakın gelecek bakımından

bir hayal gibi gözükmektedir. Bu konuda, kanaatimizce, İngiliz huku-

kundaki resmî sulh önerileri bir örnek oluşturabilir. Ancak kurumun

İngiliz hukukunda olduğu şekilde Türk hukukunda uygulanması, her

iki hukuk sisteminin birçok bakımdan farklılık arz etmeleri sebebiyle

mümkün değildir. Bu çerçevede kurumun Türkiye hukukunda uygu-

lanabilir olup olmadığını tespit edebilmek için maddeler halinde bazı

değerlendirmeler yapmayı uygun bulduk:

1. Yukarıda ifade ettiğimiz üzere, İngiliz hukuk yargılamasında hü-

küm ve yargılama giderlerinin tespiti birbirlerinden ayrı olarak

değerlendirilebildiği için, mahkeme hükmünü verinceye kadar

sulh önerisi mahkemeden gizli tutulabilmektedir. Ancak HMK

m. 332 göz önüne alındığında bunun Türk hukuku bakımından

mümkün olmadığı görülmektedir. Hâkimin dosyadan el çekme-

sini gerektiren bir nihai karar olan hükümden sonra hâkimin

yargılama giderleri bakımından ayrı bir karar verebilmesi için

usul kanunumuza bu yönde bir hüküm konulması gerekecek-

tir. Aksi takdirde söz konusu önerinin sözlü yargılama aşaması

sona erdikten ve mahkeme hükmünü vermeden mahkemeye su-

nulması düşünülebilir; fakat böyle bir durumda hâkimin (veya

hâkimlerin) bu önerinin içeriğinden etkilenmeleri söz konusu

olabilecektir.

2. İngiliz hukukunda, sulh önerisinin geri alınması veya kabulü gibi

bazı işlemler için duruma göre mahkemenin izni gerekebilmekte-

dir. Bu izin, gizliliğin ihlal edilmemesi için başka bir mahkeme-

den talep edilmektedir. Bu husus Türk hukukuna büyük ölçüde

yabancıdır; nitekim Türk hukuk yargılamasında davaya bakan

mahkemenin dava ile ilgili tüm usuli işler bakımından münha-

sıran görevli ve yetkili olduğu kabul edilmektedir. Davaya bakan

mahkeme dışındaki mahkemelerin bir davaya dâhil olması adli

yardım kararının reddine itiraz (HMK 337/2) veya hâkimin reddi

(HMK m. 40) gibi istisnai hallerde ya da istinabe gibi bizzat mah-

kemenin talep ettiği hallerde gerçekleşmektedir.