

TBB Dergisi 2014 (115)
Mustafa GÖKSU
305
maktan çıkmış, Türk hukukundaki icra inkâr tazminatına benzer bir
boyuta gelmiştir. Davacı bakımından sonuçlar hakkında da ifade etti-
ğimiz gibi, sulh önerisi geri alınmışsa veya şartları davalı bakımından
ağırlaştırılmış fakat hüküm ile bu yeni şartlar alt edilmişse ya da mah-
kemenin aksine bir karar vermemiş olması kaydıyla önerinin duruş-
ma aşamasına yirmi bir günden daha az bir süre kala yapılmış olması
halinde, davalı bakımından Kanunun öngördüğü sonuçlar oluşmaz
(CPR r. 36.14(6)).
III. Mahkemenin 36. Kısım Yaptırımlarını Uygulamaması
36. Kısım hükümleri her ne kadar müstakil ve kendi içerisinde bü-
tünlük arz eden bir düzenleme olması sebebiyle mahkeme tarafından
uygulanması gereken bir düzenleme olarak görülse de
79
, mahkemenin
bu Kısımda belirlenmiş olan sonuçları uygulaması mutlak değildir.
Kanun 36.14 maddenin ikinci fıkrasında davacı bakımından, üçüncü
fıkrasında da davalı bakımından oluşan sonuçların, mahkemece “hak-
sız” görülmemesi halinde uygulanacağı düzenlenmiştir. Ancak bu ifa-
de ile yetinilmemiş, aynı maddenin dördüncü fıkrasında, mahkeme-
nin bu yönde bir değerlendirme yaparken, yani Kanunda öngörülen
şartların uygulanmasının bir “haksızlık” yaratıp yaratamayacağını
değerlendirirken, hangi unsurları göz önüne alması gerektiği de be-
lirlenmiştir.
Buna göre mahkemenin, sonuçların uygulanmasının “haksız”
olup olmadığını değerlendirirken, resmî sulh önerisinin şartları, özel-
likle duruşmaların başlaması bakımından önerinin uyuşmazlığın
hangi aşamasında yapılmış olduğu, öneri yapıldığında tarafların dava
hakkında ne kadar bilgi sahibi oldukları ve tarafların sulh önerisinin
yapılabilmesi ve/veya değerlendirilebilmesi bakımından bilgi vermek
konusunda tutundukları tavır dâhil olmak üzere, davanın tüm yön-
lerini göz önünde bulundurması gerekir (CPR r. 36.14(4)). Taraflardan
birisinin arabuluculuk görüşmelerine katılmamış olması ve davacının
alacağının çok üzerinde bir talepte bulunmuş olması bu durumlara
örnek olarak verilebilir
80
.
79
Rose, s. 927.
80
Sime, s. 561.