Background Image
Previous Page  132 / 449 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 132 / 449 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (116)

Dilan MIZRAK

131

da askerlik yapmak istemediğini, orduda İslam inancının dışlandığını

belirtmek suretiyle askerlik yapmayacağını açıklayan retçilerin

73

mu-

halefeti politiktir. Sorgulanan bir hükümet politikası, devlet kurumu,

faaliyeti mevcuttur. Amaç, askerlik hizmetini yerine getirmeyerek ve

bu itirazı kamunun bilmesini sağlayarak bir hükümet politikasını de-

ğiştirmektir. Bu nedenle Türkiye’deki vicdani ret eylemlerini aynı za-

manda birer sivil itaatsizlik eylemi kabul etmek yanlış olmayacaktır.

Türkiye’de zorunlu askerliğin reddinin gelişim itibariyle politik oldu-

ğunu, o nedenle sivil itaatsizlik olarak tanımlanması gerektiğini savu-

nan Toker

74

de, antimilitarist bir bakış açısıyla ortaya konulan itaatsiz-

lik eylemlerinin, ahlâkilik ve öznellik kavramları ile birlikte algılanan,

kişinin kendi benlik duygusunda “kötü” olarak tanımlanan bir edimi

gerçekleştiremeyeceği bilincine dayanan

75

vicdani ret olarak düşünü-

lemeyeceğini belirtmektedir.

Ancak ülkemizde farklı saiklerle hareket eden retçiler de vardır.

Mukaddes Kitap’ın, ‘artık cengi öğrenmeyecekler’ şeklindeki İşaya 2:4

ayetine dayandıklarını belirten ve Yehova Şahitleri’ne bağlılıkları ne-

deniyle askerlik hizmetini reddetmek durumunda olduğunu açıklayan

retçiler buna örnek verilebilir. Bu tür dini redde karşı ülkemizde göreli

bir yumuşama olduğu gözlemlenmektedir. Şimdiye kadar Anayasada-

ki laiklik ve eşitlik ilkeleri uyarınca böyle bir ret sebebinin kabulünün

retçiler lehine ayrımcılık yaratacağı gerekçesiyle dini saike dayanan

retçiler de diğer retçilerin gördüğü muameleyi görmüştür. Ancak Avru-

pa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) vermiş olduğu Erçep kararı

76

73

“İslam İnancı Nedeniyle Askeri Cezaevinde”, 15.08.2007,

www.bianet.org

., erişim

tarihi: 30.04.2014.

74

Nilgün Toker,”Vicdani Red, Sivil İtaatsizlik ve Antimilitarizm: İtaat Etmeme ve

Direnme”, Üsterci-Çınar, s.93.

75

Toker, s.82.

76

1969 doğumlu Yunus Erçep 1982 yılındaki vaftizinin ardından Yehova şahidi ol-

muştur. Askerliğini yapmadığı gerekçesiyle çeşitli hapis cezalarına mahkum edi-

len Erçep hakkında vermiş olduğu gerekçeli kararında AİHM, Türkiye’deki askeri

hizmet sisteminin vicdani retçiler açısından ciddi sonuçlar doğurabilecek bir zo-

runluluk olduğuna ve bu sistemin toplum ile vicdani retçilerin çıkarları arasında

adil bir denge oluşturmadığına vurguda bulunmuştur. Yunus Erçep’e verilen ce-

zaları “demokratik bir toplumda gereksiz” olarak niteleyen AİHM, sonuç olarak

Ankara’nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve vicdan özgürlüğüyle

ilgili 9’uncu maddesini ihlal ettiğine hükmetmiştir. AİHM, Erçep’in askeri mah-

kemeler önünde yargılanmış olmasının ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin

adil yargılanma hakkıyla ilgili 6’ıncı maddesine aykırı olduğu sonucuna varmıştır

(www.ntvmsnbc.com

, 2011).