

Hukuk Yargısı Bağlamında Bilirkişilik Kanunu Tasarısının Değerlendirilmesi
234
Tasarı’nın, bilirkişiliğe kabul şartlarını belirleyen 11. maddesinin
üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan düzenlemenin, kaldırıl-
ması daha uygun olur. Çünkü, hukukî sorunlarda hâkimin, zaten bi-
lirkişiye başvuru yasağı vardır; hukukçu kimliği bulunanlar, salt bu
kimlikleri sebebiyle, zaten bilirkişi listesine yazılamazlar ve dolayısıy-
la bilirkişi sıfatıyla görevlendirilemezler. Bilirkişi olarak görevlendiri-
lenler de, raporlarında ve sözlü açıklamalarında, hukukçuluk dışında
başka bir uzmanlıkları mevcut değilse, hukukî irdeleme ve değerlen-
dirmelerde bulunamazlar. Dolayısıyla, hukukçular, bu kimliklerinin
yanı sıra, hukuk dışında ayrı bir uzmanlığa sahip değillerse, salt hu-
kukçu kimlikleri sebebiyle bilirkişilik listelerine kayıt da yaptıramaz-
lar. Hukukçuluk sıfatını taşıyor olması nedeniyle, bir kimse, bilirkişi
listesine yazılmak için talepte bulunmuşsa, yetkili mercii de, zaten
böyle bir talebin reddine karar vermek zorundadır.
Bilirkişilikle ilgili temel bir problem de, onun görev alanının ve
sınırlarının tâyini noktasında, uygulamada yargı organlarınca gere-
ken özenin gösterilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bilirkişi, mahke-
menin sağlıklı ve doğru bir karar verebilmesi açısından, hayatî bir rol
üstlenmiş olan yargılama hukuku sujesi konumundadır. Hâkim, bi-
lirkişiyi görevlendirmeden önce, hangi hususların bilirkişi aracılığıyla
açıklığa kavuşturulacağını, tarafların görüşünü almak suretiyle net
bir biçimde ortaya koymalı, yani bilirkişinin görev alanının çerçevesi-
ni açık ve kesin bir dille çizmelidir (bkz. HMK m.273, I). Bu bağlamda
mahkeme, maddî sorunla hukukî sorunu kesin çizgileriyle birbirin-
den ayırmalı; hangi maddî vakıa ya da vakıaların özel veya teknik bil-
gilere dayalı olarak aydınlatılmasını ya da tespit edilmesini istiyorsa,
somut sorular hâlinde, bu konudaki iradesini, herhangi bir tereddüde
mahâl bırakmayacak şekilde açıklamalıdır. Tasarı’da da raporun sağ-
lıklı ve eksiksiz olmasının temini ile yapılması muhtemel itirazların
şimdiden bertarafı ve dolayısıyla usul ekonomisine (AY m.141; HMK
m.30) uygunluğun sağlanması açısından, bilirkişiye yöneltilecek soru-
ların tâyini sürecinde, mutlaka tarafların da görüşünün alınmasının
zorunlu olduğuna, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 273. madde-
sinin birinci fıkrasında olduğu gibi, genel bir normun sevk edilmesi
suretiyle yer verilmelidir.