Background Image
Previous Page  197 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 197 / 617 Next Page
Page Background

Protokol Sıradüzeni ve Ötelenen Yargıçlık

196

temsil edip etmediği meselesinin üst yargı tarafından da sorgulan-

madığı görülmektedir. Danıştay 10’uncu Dairesi’nin anılan kararında,

erkler ayrılığı ilkesinin sonucu olarak tören sıralamasının yasama,

yürütme, yargı şeklinde olması gerektiği ifade edilmiş fakat yargıyı

kimin temsil ettiği ya da Cumhuriyet başsavcısının yargıyı mı tem-

sil ettiği tartışılmamıştır. İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nca veri-

len onama kararında da konuya değinilmemiştir. Konuya ilişkin tek

yorum, İdari Dava Daireleri Genel Kurulu savcısından gelmiştir. Da-

nıştay savcısı Bilgin Arısan “

Listede 5’inci sırada ise yargıyı temsil eden

Cumhuriyet savcısı ve diğer yargı temsilcileri sayılmaktadır

” mütalaasında

bulunmak suretiyle yargının Cumhuriyet savcısınca temsil edildiği

görüşünü benimsemiş görünmektedir. Oysa kararı veren Danıştay’ı,

Danıştay başsavcısı değil, bir yargıç olan Danıştay başkanı (2575 sayılı

Danıştay Kanunu, m. 2), aynı şekilde Yargıtay’ı da, Yargıtay başsavcısı

değil Yargıtay başkanı temsil etmektedir (2797 sayılı Yargıtay Kanunu,

m. 21/1). Buralarda kurumun başsavcı tarafından temsil edilmesi gün-

deme bile gelmemektedir.

Yüksek yargının yönetimi ve temsilinin, ilk derece adli yargı ör-

gütünde niye aynı şekilde uygulanmadığının sebebini devlet gelene-

ğimizde aramak gerekir. Osmanlı’nın yönetim zihniyetini ve topluma

bakış açısını neredeyse aynen devralan bugünkü devlet yapımızda

değişen tek şey devletin ve dolayısıyla kamu yönetiminin/bürokra-

sinin amacı ve fonksiyonu olmuştur. Cemaatsel bir toplumsal yapı

üzerinde, tüm toplumu kapsayan otoriter bir devlet anlayışı oluşturan

Osmanlı, yönetici kadroyu mümkün olduğunca toplumsal kesimden

soyutlamıştı. Böylece devlet, doğrudan bir toplumsal desteğe ihtiyaç

duymadan kendi kendini yeniden üretebilen bir yapı oluşturmuştu.

Bunun doğal sonucu “devletin menfaatlerini” gözeten bir anlayışın

egemen olmasıdır. Bu açıdan Cumhuriyet ile birlikte değişen tek şey,

devlet/toplum ilişkisindeki öncelik sırası değil, bu önceliğin nasıl su-

nulduğu ve hangi araçlarla yürütüldüğüdür.

79

CBS’nin bu menfaatleri

gözeten kurumların başında geldiği ve yürütmeye ilişkin de bazı gö-

revler üstlendiği dikkate alındığında mülki, askeri, yerel ve adli idare

şeklindeki protokol düzeninin, ülkedeki güç dengesini yansıttığı da

79

Erkan Toprak, Etkin ve Demokratik Bir Devlet İçin Türk Kamu Yönetiminde

Yeniden Yapılanma, Şubat Yayınları, Ankara, Mayıs 2005, s.91.