Background Image
Previous Page  545 / 617 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 545 / 617 Next Page
Page Background

Asıl İşveren ve Alt İşveren Arasındaki Müteselsil Sorumluluğun Yeni Borçlar Kanunu Hükümleri ...

544

4857 sayılı Kanun’dan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı

Yasa’da ücret alacaklarıyla ilgi olarak özel bir zamanaşımı süresi ön-

görülmediği halde, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32/8 maddesinde, işçi

ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça

belirtilmiştir.

Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret ni-

teliği ağır basan işçilik alacaklarının, Borçlar Kanunu’nun 126/1 mad-

desi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olacağı tartışmasız öğreti

ve uygulama tarafından kabul edilmiştir.

İşverence işçiye fazladan ödenen ücret ve ücret eklerinin geri alın-

masında da uyuşmazlığın temelinde sözleşme ilişkisi olmakla zama-

naşımı süresi beş yıl olarak uygulanmalıdır. Dairemizin kararları da

bu yöndedir (Yargıtay

9.HD.

20.4.2010 gün 2008/23521 E, 2010/11354 K).

Türk Ticaret Kanunu’nun 1259 uncu maddesinin birinci fıkrasında

yazılı bir yıllık zamanaşımı, aynı Kanunun 1235 inci maddesi uyarınca

gemi adamlarının hizmet ve iş mukavelelerinden doğan alacaklarının

bir rüçhan hakkı olarak gemi bedeli üzerindeki talebi ile ilgili olup, ge-

nel anlamda hizmet ve iş mukavelelerinden doğan ücret alacaklarının

Borçlar Kanunu’nun 126 ncı maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı-

na tabidir.

Kanundaki zamanaşımı süreleri, Borçlar Kanunu’nun 127 nci

maddesi gereğince tarafların iradeleri ile değiştirilemez.

İş sözleşmesi devam ederken kullanılması gereken ve iş sözleşme-

sinin feshi ile alacak niteliği doğan yıllık izin ücreti alacağının zama-

naşımı süresinin fesih tarihinden başlatılması gerekir (HGK. 05.07.2000

gün ve 2000/9-1079 E, 2000/1103 K).

Sözleşmeden doğan alacaklarda, zamanaşımı alacağın muaccel

olduğu tarihten başlar. (BK. m. 128). Borçlar Kanunu’nun 101 inci mad-

desi uyarınca, borcun muaccel olması, ifa zamanının gelmiş olmasını

ifade eder. Borcun ifası henüz istenemiyorsa muaccel bir borçtan da

söz edilemez.

Müteselsilen borçlu olan kişilerin birbirlerine rücuu ve bunun za-

manaşımını, aralarındaki hukuki ilişkinin niteliği belirler. Zira müte-

selsilen borçluluk muhtelif hukuki ilişkiler sonucu doğabilir. Ancak

rücu hangi hukuki ilişki veya yasal nedenle doğmuş olursa olsun rücu

zamanaşımı, rücua neden olan ödemenin yapıldığı andan itibaren iş-