

TBB Dergisi 2015 (120)
Tuğçe ÇAKIROĞLU DEMİRÇİVİ
547
masından sonra alacaklıya karşı bir borç ikrarında bulunan borçlu-
nun, bu borç ikrarına dayanılarak açılan davada zamanaşımı defini
ileri sürmesi, çelişkili davranış yasağını oluşturur. Bu durum Medeni
Kanunun 2 nci maddesine aykırı olup, hukuken korunamaz (HGK.
23.02.2000 gün ve 2000/15-71 E, 2000/116 K).
Borçlar Kanunu’nun 133/2 maddesi hükmü uyarınca, dava açıl-
ması veya icra takibi yapılması zamanaşımını kesen nedenlerdendir.
Yasanın 135 inci maddesi ise, zamanaşımının kesilmesi halinde yeni
bir sürenin işlemesi gerektiğini açıkça belirtmiştir. Madde açıkça dü-
zenlemediğinden ihtiyati tedbir istemi ile mahkemeye başvurma veya
işçilik alacaklarının tespiti ve ödenmesi için Bölge Çalışma İş Müfettiş-
liğine şikâyette bulunma zamanaşımını kesen nedenler olarak kabul
edilemez. Ancak işverenin, şikâyet üzerine Bölge Çalışma Müdürlü-
ğünde alacağı ikrar etmesi, zamanaşımını kesen bir neden olacaktır.
Zamanaşımı, dava devam ederken iki tarafın yargılamaya ilişkin
her işleminden ve hâkimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden iş-
lemeye başlar ve kesilmeden itibaren yeni bir süre işler (BK. m. 135-136).
Borçlar Kanunu’nun 133/2 maddesi gereğince, takas defi zamana-
şımını keser ve 136 ncı madde gereğince de dava devam ettiği sürece
hâkimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden işlemeye başlar.
Borçlar Kanunu’nun 134 üncü maddesi hükmü, “Müruruzaman
müteselsilen borçlu olanlardan veya taksimi kabil olmayan bir bor-
cun müşterek borçlularından birine karşı katedilmiş olunca diğerleri-
ne karşı da katedilmiş olur” kuralını içermektedir. Bu maddeye göre,
müteselsil borçlulardan birine karşı zamanaşımının kesilmesi diğer
müteselsil borçlulara karşı da zamanaşımını keser.
Bu hükmün haksız fiillerden doğan müteselsil sorumlulukta, sade-
ce tam teselsülde yani Borçlar Kanunu’nun 50 nci maddesine dayanan
müteselsil sorumlulukta uygulanacağı; buna karşın eksik teselsülde
yani 51 inci maddeye dayanan müteselsil sorumlulukta uygulama ala-
nı bulmayacağı kabul edilmelidir. Yine halefiyette borçlu alacaklının
yerine geçtiğinden, alacaklının alacak hakkının tabi olduğu zamana-
şımı süresinden yararlanır.
Borçlar Kanunu’nun 137 nci maddesinde, hangi hallerde zamana-
şımına ilaveten altmış günlük munzam müddetten yararlanılacağı sı-
nırlı bir biçimde sayılmış, ayrıca sayılan hususlardan dolayı daha önce