

TBB Dergisi 2015 (121)
Coşkun ÖZBUDAK
101
isteminin reddi gerekmektedir. Ancak bu kere konuya insan hakları ekseninde
bir gerekçeyle yaklaşılarak farklı bir sonuca varıldığından, iptal istemine konu
olan kuralların koruduğu hukuksal değerler ile ihlal edildiği sonucuna varılan
Anayasa hükümlerinin yeniden karşılaştırılması yararlı olacaktır.
Modern laik yaşamın ve buna bağlı toplum düzeninin gereklerini yüce
dinimizin emirleri ile en güzel şekilde bağdaştırmasını bilen halkımızın büyük
bir çoğunluğu, evlilik akdini icra ederken hem hukuki hem de dini ve sosyal
vecibeleri vecibeleri yerine getirmeyi usul edinmiş, buna göre öncelikle remi
nikahın yapılması, sonra da dini tören ve düğün yapılması şeklindeki uygula-
ma bir örf ve adet haline gelmiştir.
Kanun’un 230. maddesinin (5) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde,
aralarında evlenme akdi olmaksızın evlenmenin dinsel törenini yaptıranların
iki aydan altı aya kadar hapis cezasına çarptırılması öngörülmekle birlikte,
ikinci cümlede “Ancak, medeni nikâh yapıldığında kamu davası ve hükmedi-
len ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar” denilmiştir. Bu düzenlemenin,
ceza mevzuatında yer alan diğer suçlara ilişkin etkin pişmanlık ve hafifletici
sebeplerden farklı, suçu adeta “tazyik hapsi” niteliğinde bir yaptırıma bağla-
yan bir kural olduğu görülmektedir. Bundan da
amacın, kimseyi dini tören
yaptığı için cezalandırmak olmayıp, sadece dini törenin nikah ak-
dinden sonra yapılmasını sağlamak, böylece resmi evlenme akdinin
ertelenerek, dini esasa göre kurulan aile birlikteliğinin hukuk düzeni
dışında kalmasından dolayı kadın ve doğacak çocuklar yönünden
muhtemel hak kayıplarını önlemek olduğu
anlaşılmaktadır.
Konuya sosyolojik açıdan bakıldığında, toplumuzda hem resmi hem de
dini nikah ile evlenen çiftlerin oranının Türkiye İstatistik Kurumu’nun verile-
rine göre 2011 yılında ilk evliliğinde hem resmi hem de dini nikahla evlenenle-
rin oranı % 93,7 iken sadece resmi nikahla evlenenlerin oranı % 3,3 ve sadece
dini nikahla evlenenlerin oranı % 3’tür. Bölgelere göre nikah türleri incelen-
diğinde, resmi evliliği olmayıp sadece dini nikah yaptıranların oranının en
yüksek olduğu bölgenin Güneydoğu Anadolu bölgesi olduğu (% 8,3), en düşük
orana sahip bölgenin ise Batı Marmara bölgesi olduğu (% 0,9) görülmektedir
(Türkiye İstatistik Kurumu Bülteni, Sayı:13662, 13 mayıs 2013).
Yine Civelek ve Koç tarafından 2005 yılında yapılmış aile araştırmasın-
da da sadece dini nikahı olanların oranının 1968’de % 15 iken 1978’de % 12,
1988’de % 8, 1998’de %7 ve 2003’te de % 5,8 olduğu görülmektedir. Bu verile-
re göre 1968’den 2003’e kadar sadece imam nikahlı birlikteliklerde % 61 azalma
meydana gelmiştir. Yine aynı araştırmanın bulgularından, Türkiye genelinde