Previous Page  140 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 140 / 473 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (122)

Yusuf Ziya POLATER

139

Kanunu”

ve

“Ticari Sırlar Kanunu

” gibi kanun tasarılarının bir an önce

yasalaşması ve özellikle mevzuatta dağınık bir şekilde yer alan “

devlet

sırrı

” aleyhine işlenecek eylemlerin yaptırımları açık şekilde “Devlet

Sırrı Kanunu”nda düzenlenmelidir.

2- Devlet sırrını belirlemede kullanılan ölçüt olarak Almanya, İs-

panya gibi demokratik ülkelerde kabul edilen, ülkenin “

dış güvenliğiyle

ilgili her türlü tehlikeyi önlemek için, bir yabancı güç açısından gizli kalması

gereken olaylar”

kriterine benzer bir yaklaşım kabul edilerek “

iç tehdit”

gerekçesiyle bilgiler devlet sırrı kapsamına alınmamalıdır. Zira iç teh-

dit olarak algılanan her türlü olumsuzluğa karşı, devletin ilgili kurum-

larıyla yasal planda gerekeni yapması devlet olmanın gereğidir. Ancak

açıklanmadığı ya da açıklanamadığı için özünde hukuksuzluk barın-

dırdığı değerlendirilen-algılanan, “

devlet sırrı

” uygulamasının, devle-

tin vatandaşına karşı da uygulanması, hukuksuzluğa kılıf olacağı gibi,

vatandaşın devletine güvenini sarsmaktadır. Devletin vatandaşına

yönelik almış olduğu, ancak

“devlet sırrı”

gerekçesiyle açıklayamadığı

kararlar, işlemler. Devleti vatandaşına komplo kuran, onun aleyhine iş

çeviren konumuna da sokmaktadır. Bu nedenlerle devlet sırrı uygula-

nacak ise de dış tehditlere ve diğer devletlere karşı uygulanan politika-

lara, anlaşmalara, eylemlere ve işlemlere yönelik olmalıdır.

3- Ayrıca, bir bilgi veya belgeyi kimlerin devlet sırrı kapsamına al-

maya yetkili olduğu açıkça belirlenmeli ve bu konuda idareye geniş tak-

dir yetkisi bırakılmamalıdır. İdarenin takdirine bırakılmış devlet sırrı

belirleme yetkisi iktidara, hukuka aykırı işlemleri sır olarak nitelemek

imkânını vermektedir. Bu sakıncalarda göz önüne alındığında, idarenin

kanuniliği ilkesine de uygun olacak şekilde, devlet sırrının tespitini nihai

olarak bağımsız yargıya bırakmak yerinde olacaktır. Bu da Devlet Sırrı

Kurulu’nun kararlarına karşı Anayasa mahkemesine itiraz hakkının ka-

bul edilmesi ve nihai kararın mahkemece verilmesi gibi bir düzenlemey-

le sağlanabilecektir. “

Dış tehditler

” nedeniyle açıklanmayan devlet sırları

yönünden bu uygulama kabul edilmez ise de

“iç tehdit

” gerekçesiyle ve-

rilmeyen bilgi ve belgeler yönünden bu denetimin kabul edilmesi yerin-

de olacaktır. Nitekim bu “

kuvvetler ayrılığı ilkesi”

ve buna bağlı devletin

güçlerinin dengelenmesi bakımından da yerinde olacaktır.

4- Son olarak bir bilgi veya belgenin süresiz bir şekilde devlet sır-

rı olarak nitelendirilmesinin önlenmesi, belirlenen sürelerin çok uzun