

TBB Dergisi 2016 (122)
D. Çiğdem SEVER
143
birlikte hapishane idareleri, yetkilerinin kapsamı ve hapsedilenlerin
haklarının sınırı bağlamında, idare hukuku açısından özgün kurum-
lardır. Çünkü söz konusu kamu hizmeti, orada bulundukları süre bo-
yunca hapsedilenlerin hayatlarının tamamını kapsarken hapishane
idareleri de hapsedilenin bütün kamu hizmetlerine erişmesinin tek
aracı haline gelmekte ve önemli kolluk yetkileri kullanmaktadır. Ayrı-
ca yargılama sürecinin dışında görülse de hapsedilenlerin şartlı tahli-
ye koşullarını taşıyıp taşımadıkları hakkındaki “yargılamayı” yapma-
ları nedeniyle hapishane idareleri adeta cezalandırmanın bir parçası,
“yardımcı yargıçlar” haline gelmektedir.
7
Bu nedenlerle hapishane
idarelerinin yetkilerinin sınırının çizilmesi son derece önemlidir.
Hapishane idarelerinin yetkilerinin sınırı, bir insan imgesi olarak
hapsedilenleri nasıl bir hak öznesi olarak gördüğümüzle ve insanlık
onuru kavramıyla ilgilidir. Hukuki bir kavram olarak da karşımıza çı-
kan insanlık onurunun ortaya koyduğu insan imgesi “demokratik olan,
insan haklarına saygı temeline dayanan ve insan haklarını somut ola-
rak gerçekleştirmeye yönelen bir yasama ve yargının kişi imgesi”dir.
8
Bu insan imgesi bakımından hapsedilmeden önce kişiler önemli bir
hukuk öznesiyken hapsedilerek girdikleri yeni statüyle birlikte insan
hakları öznesi olma konumları giderek zayıflamaktadır. Devletin in-
sanları özgürlüğünden mahrum bırakabilmesinin normlarla koşul-
lara bağlanması insan hakları alanında erken tarihli kazanımlardan
olmakla birlikte, hapishanelerde belli asgari standartlar geliştirilmesi
fikri ancak 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren savunulmaya baş-
lanmıştır. Uluslararası insan hakları mekanizmaları içinde önemli bir
uğrak noktası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) uygula-
masında da durum benzerdir: Sözleşmenin imzalandığı 1950 yılın-
dan çok sonraları, ancak 2000’lere gelindiğinde Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM) hapsedilenlerin haklarının ihlal edildiğine yöne-
lik kararlar vermeye başlamıştır. Bu gelişmeler cezalandırmanın ama-
cının ne olduğu hakkındaki yaklaşımlarla bağlantılıdır.
Cezalandırmanın amacı hakkında farklı yaklaşımlar geliştirilebi-
lecekse de bunlar kısaca suç işlenmesini genel ve özel olarak önleme,
7
Michel Foucault, Hapishanenin Doğuşu, İmge Yayınları, Ankara, 2006, s. 57.
8
Klaus Günther, “Ceza İnfaz Hukukunun İnsan İmgesi”, İnfaz Hukukunun Sorun-
ları Sempozyumu, Kasım 2000, s. 55.