Previous Page  231 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 231 / 473 Next Page
Page Background

Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Kanun Yararına Bozma

230

Hâkimin takdir hakkı kapsamında değerlendirilmediği içindir ki

suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle Yargıtay’ın cezanın tüm

hüküm ve neticeleriyle kaldırılmasına karar vermesi hali bu bent kap-

samında değerlendirilir.

79

Buna karşın mahkemenin cezaların artırımı veya indirimi sırasın-

da hata yaparak fazla ceza tayin etmesi nedeniyle daha az bir cezaya

hükmedilmesi, zorunluluğa uyulmadığından TCK’nun 50/3. madde-

sine göre hükmolunan hapis cezasının seçenek yaptırımlara dönüştü-

rülmesine karar verilmesi,

80

hapis cezası yerine adli para cezasına veya

79

“Kamu alacağının tahsiline engel olma suçunda; uyuşmazlık; suçun unsurlarının

oluşup oluşmadığı hususunda yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulmasının

olanaklı olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. Suçun unsurlarının oluşup

oluşmadığının belirlenmesi hususu hâkimin takdir hakkı veya kanıtların takdir

ve tercihiyle ilgili bir konu olmayıp delillerin değerlendirilmesine ilişkin ciddi bir

hukuka aykırılık halini oluşturduğundan yasa yararına bozma konusu yapılması

olanaklıdır. Özel Dairenin ‘kesinleşen hükümlerde delil ve takdirde hataya dü-

şüldüğünden bahisle kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği’ gerekçesiyle

yasa yararına bozma isteminin reddine karar vermesinde isabet bulunmamakta-

dır” (CGK., 5.5.2009 T., 2009/7-74 E., 2009/119 K.,

www.kazanci.com

., yararlan-

ma tarihi: 10.07.2015).

80

CGK., 29.1.2013 T., 2012/14-1324 E., 2013/27 K. sayılı kararında; “5237 sayılı

TCK’nun 50/3. maddesi ile daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak

koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezasının, aynı mad-

denin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunlu kılınmış,

herhangi bir takdire bağlanmamıştır. Bu nedenle maddede yazılı şartların oluş-

ması halinde başka herhangi bir değerlendirme yapılmadan özgürlüğü bağlayıcı

ceza seçenek yaptırımlardan birisine dönüştürülecektir.

Söz konusu hukuka aykırılık ( d ) bendinde sayılan hükümlüye daha hafif bir

cezanın verilmesini gerektirmesi hallerinden olup, dolayısıyla Yargıtay ilgili dai-

resince doğrudan uygulama yapılması zorunludur.

Nitekim Ceza Genel Kurulunun 05.06.2012 gün ve 6-215 ile 27.03.2012 gün ve

493-127 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da, CMK’nun 309/4-d

maddesi uyarınca, 5237 sayılı TCK’nun 50/3 maddesine göre hükmolunan hapis

cezasının seçenek yaptırımlara dönüştürülmesine Özel Dairece karar verilmesi

gerektiği sonucuna ulaşılmıştır” şeklinde görüş bildirmiş, buna karşın “karşı oy”

yazısında; “TCK’nın 50. maddesinin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırımlara uygun-

luğun tartışılması, bir takdir hakkının kullanılmasını, hükmedilecek adli para ce-

zasının ya da tedbirin, bu fıkra hükmündeki ifadesiyle, ‘suçlunun kişiliğine, sos-

yal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun

işlenmesindeki özelliklere göre’ bir değerlendirme ile bireyselleştirmede bulunu-

larak uygulama yapılmasını, hatta 50. maddenin 1-f bendindeki, ‘mahkûm olunan

cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya

yararlı bir işte çalıştırılma’ tedbirine hükmedebilmek için bunun sanığa sorularak

gönüllülük şartının da yerine getirilmesini gerektirmektedir.

Bir hapis cezasının seçenek yaptırımlardan hangisine çevrileceği yönündeki tak-

dir hakkının kullanılmasının, bir usul kuralı olmadığı ve bu nedenle 309/4-b ben-

dindeki hükme uymadığı ifade edilmekte ise de, ( b ) bendinde öngörülen ‘dava-