Previous Page  291 / 473 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 291 / 473 Next Page
Page Background

Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartların Bağlayıcı Olmamasının Sonuçları

290

Bununla ilgili olarak Yargıtay verdiği bir kararda

27

“Davacı eldeki

dava ile, davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesi nedeni ile kendisinden

farklı isimler altında tahsil edilen bedellerin iadesini istemekte olup, dairemizin

yerleşik içtihatlarında da vurgulandığı üzere, davalı bankanın tacir olup, yap-

tığı masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut

uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı da gözetildiğinde, banka-

nın ancak davaya konu kredinin verilmesi için zorunlu, makul ve belgeli dosya

masraflarını tüketiciden isteyebileceğinin kabulü gerekir.

Hemen belirtmek gerekir ki, bankaların kredi borçlusuna hayat sigortası

yaptırmasındaki asıl amacının, kredi borcunu teminat altına almak olduğu ve

hayat sigortası nedeni ile kredi borçlusunun belli bir prim ödeme borcu altına

girdiği anlaşılmakla birlikte, hayat sigortası kapsamına alınmasında kredi borç-

lusu tüketicilerin de bir menfaatinin olduğu açıktır. Hal böyle olunca, sözleşme

kapsamında tahsil edilen hayat sigorta primlerine ilişkin kayıtların haksız şart

niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.”

şeklinde hüküm

kurmuş ve sözleşmede önceden tek taraflı olarak belirlense dahi dü-

rüstlük kuralına aykırı olmayan ve tüketici lehine olan bir hükmün

haksız şart olarak nitelendirilemeyeceği belirtilmiştir.

Bununla ilgili, 93/13 sayılı AB Yönergesinde dürüstlük kuralına

aykırılığın tüketicinin zararına “önemli oransızlık” olması aranmış-

ken hukukumuzda buna yer verilmemiştir.

28

Bu durumda Türk Borç-

lar Kanunu 25.maddesinde,

“Genel işlem koşullarına, dürüstlük kuralla-

rına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı

nitelikte hükümler konulamaz”

şeklinde düzenleme yapılarak, sözleşme

kaydının haksız şart olarak nitelendirilmesi için, dürüstlük kuralına

aykırılığın, önemli ve haksız olması aranmamış ve bu şekilde de, Tü-

keticinin Korunması Hakkında Kanun ile paralellik sağlanmıştır.

29

2014/16751 K. sayılı ilamında, “Davalı tarafın verdiği hizmetin tekel niteliğinde ol-

ması karşısında sözleşme özgürlüğünde bulunması gerekli güç dengesinin bir taraf

aleyhine bozulduğu, sözleşme özgürlüğüne müdahale ile sözleşme adaletinin sağ-

lanması gerektiği kanısına varılmıştır. Şu hale göre; davaya konu sözleşmede, kayıp-

kaçak bedelinin tahsili sözleşmeyle hüküm altına alınmış olsa bile, dağıtım şirketleri

tarafından elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, mahkemece; da-

vanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle davanın reddine karar

verilmesi doğru görülmemiştir.” (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı).

27

Yarg.

13.HD.

,08.07.2014 T., 2014/22473 E., 2014/23099 K. (Sinerji Mevzuat ve

İçtihat Programı)

28

Aydoğdu, s.191; Çınar, s.24

29

Çınar,s.25; ayrıca TBK 25.madde gerekçesinde; “Maddede yapılan düzenleme ile