

Karar İnceleme Ceza Kanunları İle Suç Politikasının Temel İlkeleri Arasındaki İlişkinin ...
74
kaçan asker kişilere verilecek hapis cezası veya asıl cezaya ilave olunacak hür-
riyeti bağlayıcı ceza bir yıldan az olamaz.”
AYM, söz konusu kanun hükmünün oybirliği ile Anayasa’ya aykı-
rı olmadığı sonucuna ulaşmıştır. AYM, kanun koyucunun ACK m. 76
ile askeri tutukevi veya cezaevinden kaçmak veya kaçırmaya aracı ol-
mak suçlarını bir suç tipi olarak düzenlediğini ve bu nedenle 765 sayılı
TCK’ya yapılan atıf ile taksirle tutuklunun kaçmasına sebebiyet verme
suçunun da bu kapsamda olduğunu ifade etmiştir. Hemen belirtelim
ki AYM’nin görüşüne iştirak etmemekteyiz.
Değerlendirilen kanun maddesi belirlilik ilkesi ile çeşitli neden-
lerle çelişmektedir. İlk olarak düzenleme sisteminin yerinde olduğu
söylenemez. Yukarıda da belirtildiği şekliyle atıf yapılarak suç ihda-
sı birçok problemi beraberinde getirmesinden dolayı Yeni TCK ile bu
yol benimsenmemiştir. Çalışmamız kapsamında incelediğimiz kanun
hükmü ile de herhangi bir unsuruna yer verilmeyen yalnızca ismi
belirtilen bir suç ihdas edilmiştir. Ardından 765 sayılı TCK hüküm-
lerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bireylerin özgürlükleri
hakkındaki bir düzenlemenin bu yöntemle oluşturulmaması gerektiği
her türlü izahtan varestedir.
Bir diğer dikkat çekici nokta ise 765 sayılı TCK’nın 298 ve 308.
maddelerinin tümüne atıf yapılmasıdır. Bu maddeler arasında tutu-
kevi veya cezaevinden kaçma veya kaçırmaya aracılık etme suçlarıyla
ilgisiz suç tipleri de yer almaktadır. Örneğin tutukevi veya cezaevine
yasak eşyalar sokma, bulundurma, kullanma suçu 307/a hükmünde
düzenlenmiştir. Bu hususta örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ka-
nun koyucu atıf yapmak istediği maddeleri numaralarını belirtmek
suretiyle en azından asgari ölçüde belirleme yoluna bile gitmemiştir.
Böylelikle bireyler adeta eylemlerinin hangi suça sebebiyet verdiğini
kanun maddeleri arasında araştırma yaparak öğrenme durumunda
kalacaklardır. Ceza kanunlarının açık ve seçik anlaşılır olması gereği-
ne bu düzenleme de riayet edilmemiştir.
AYM, taksirle tutuklunun kaçmasına sebebiyet verme suçunun
atıf yapılan maddeler içinde yer aldığından dolayı Anayasa’ya aykı-
rılık görmemiştir. Bu değerlendirme de bir hayli tartışmalıdır. Zira
taksirli fiilden dolayı ceza sorumluluğuna gidebilmek için taksirli suç
tipinin kanun da ayrıca ve açıkça suç olarak düzenlenmesi gerekmek-