Previous Page  420 / 561 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 420 / 561 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (124)

Barış BAHÇECİ

419

işveren iade ettikten sonra, işverenin bu tutarı işçisine ödeyip ödeme-

mesine ilişkin ihtilafın tarafı değildir.

16

Bu durumda vergi idaresinin bu görüşü bir düzenleme yetkisi-

nin kullanımdan çok yorum yetkisinin sınırları dışında kullanımına

örnek oluşturmaktadır. İdare ikincil mevzuata ilişkin düzenleme yet-

kisinin kendisine ait olduğunu beyan ederken, gerçekte kanunu ge-

rekçelerine dayanarak ve daha da önemlisi işçi-işveren ilişkisi çerçeve-

sinde yorumlamaya çalışmaktadır. Oysa 1961 Anayasasından bugüne

kanunları yorum yetkisi, -bu kanunları yapma yetkisine sahip olan-

TBMM’ye dahi tanınmamışken, idarenin kanunları yorum yetkisi

bulunmadığı, işçi ve işveren arasındaki sözleşme ilişkisine müdahale

edemeyeceği, idarece yapılan yorum işleminin de yalnız kendi idari

teşkilatını bağlayacağı açıktır.

Kaldı ki bir kanunun yorumlanması gerekiyorsa, sistematik yo-

rum da göz ardı edilemez. Hiçbir kanunun Anayasa’ya aykırı olama-

yacağı Anayasa’nın 2. maddesi sosyal devlet ilkesini benimsemiş, 35.

maddesi ile mülkiyet hakkının ancak kanunla ve kamu yararına sı-

nırlayacağını belirlemiş, aynı şekilde, 55. maddesi ile ücretin emeğin

karşılığı olduğu ve devletin çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli

bir gelir elde etmeleri için gerekli tedbirleri alacağını düzenlemiştir.

73. maddesi ise vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye

politikasının sosyal amacı olduğunu hüküm altına almıştır. Bu çerçe-

veden bakıldığında, vergi idaresinin yaptığı yorum anayasal ilkelerle

de bağdaşmamaktadır. Dolayısıyla resmi yazı niteliği dahi taşısa, ida-

renin kendisine yetki verilmeyen ve münhasıran işçi işveren ilişkisini

ilgilendiren bir konuda verdiği görüşün tarafları bağlayıcı bir yönü

bulunmamaktadır. İşçi ve işveren arasında istisna konusu vergi tutarı

kaynaklı alacak iddiası hele hele bu tutar işverene iade edildikten son-

16

Bununla beraber Maliye Bakanlığının mükellefler arasındaki özel hukuk ilişkile-

rini düzenlemeye çalışmak konusunda bu çalışmaya konu örnekle sınırlı olma-

yan bir yaklaşımı olduğu gözlemlenmektedir. Konuyla ilgili çok daha ilginç bir

örneğe, 23 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği G. maddesinde rastlan-

maktadır. Düzenlemede, mükellefin (KDV) istisnasından vazgeçmesi halinde, bu

durumu müşterilerine yazılı olarak bildireceği ve yapılan sözleşmeye bu husu-

sun kaydedileceği belirtilmektedir. Maliye Bakanlığının bu görüşü aslında istisna

hakkından vazgeçen KDV mükellefinin müşterileriyle gireceği ilişkide yaşaması

muhtemel ihtilafları azaltmaya yönelik olsa da, tebliğin düzenlemeye çalıştığı

alan vergi hukukunun ve Maliye Bakanlığının yetkisinin tamamen dışındadır.