Previous Page  422 / 561 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 422 / 561 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (124)

Barış BAHÇECİ

421

nin işçinin ücretinden kesilmesi mevzuatın getirdiği açık yükümlü-

lüktür. Dolayısıyla bu konuda bir hüküm bulunmayan hallerde işçinin

brüt ücretle çalıştığı kabul edilmekte ve bu brüt ücret üzerinden ya-

pılan yasal kesintiler olan SGK primi işçi payı, işsizlik sigortası primi

işçi payı, damga vergisi ve gelir vergisi kesildikten sonra bakiye net

ücret, işçiye ödenmektedir. Artan oranlı gelir vergisi tarifesine göre

işçinin yıl içinde vergi diliminin değişmiş olması durumunda eline

geçen net ücret de buna bağlı olarak azalmaktadır.

İş sözleşmesinin net ücret üzerinden yapılmış olması halinde ise,

yukarıda sözü edilen kesintilerin artması ya da eksilmesi dikkate alın-

maksızın, işçiye aynı sabit tutarlı ödeme yapılır. Net ücret üzerinden

yapılan anlaşma ile vergi ve primlerde meydana gelecek artışlar nede-

niyle doğan risk işveren tarafından üstlenilmekte, dolayısıyla işvere-

nin üstlendiği bu külfet karşısında net ücret dışında herhangi bir tutarı

ödeme yükümlülüğü bulunmamakta, nimet külfet dengesi bu şekilde

sağlanmaktadır. Gerçekten, işveren örneğin vergi ve prim oranların-

daki artış nedeniyle net ücret ödediği işçisine olan taahhüdünü yeri-

ne getirmekten imtina edemez. Aynı şekilde net ücret üzerinden söz-

leşme yapan işçi de istisna uygulaması sonucunda işverenin ödemek

zorunda kalmadığı gelir vergisi tutarının kendisine ödenmesini talep

edemez. Ücretin brüt olması halinde ise işçi ücreti vergi ve prim gibi

kalemlerdeki değişikliklerle ters orantılı olarak değişeceğinden, bu de-

ğişiklikleri işçi ücretine aynen yansıtılacak, artan vergi işçi ücretini

düşüreceği gibi, azalan vergi de aynı oranda ücrete ilave edilecektir.

Dolayısıyla brüt ücret üzerinden yapılan sözleşmelerde, işçi ücretinin

istisna kapsamında değerlendirilerek terkin edilmesi halinde, bu tuta-

rın işçi ücretine eklenmesi gerekecektir.

Bu çerçevede, işçi ile işveren arasında vergi idaresinden bağımsız

olarak bir özel hukuk ilişkisi bulunmakta, istisna konusu tutarın kime

ait olacağının da bu özel hukuk kuralları çerçevesinde belirlenmesi

gerekmektedir. Çalışmaya konu ihtilafın çözümü aslında çok basit bir

formüle dayanmaktadır. Teşvik kanunları ile istisna kapsamında alı-

nan işçi ücretlerinden doğan ancak devletin feragat ettiği gelir vergisi

tutarı, işçi net ücretle çalışıyorsa işverene, brüt ücretle çalışıyorsa işçiye

aittir.