

TBB Dergisi 2016 (124)
Barış BAHÇECİ
427
gulaması kapsamında, iş müfettişlerinin bağlı olduğu Bakanlık teşki-
latına karşı korunması gereken hiçbir güncel yararı yoktur. İşverenin
bu kapsamda yöneltebileceği husumet, işçisinden başkasına olamaz.
Zira yukarıda da belirtildiği üzere iş müfettişinin yazdığı rapor, Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bu tutarın işçiye ödenmesi için
işveren üzerinde herhangi bir yetki kullanmasını sağlamaz, nitekim
Bakanlığın böyle bir yetkisi yoktur. Bir davadaki hukuki menfaatin
varlığı o dava sonucunda elde edilecek bir faydaya bağlı olduğundan,
25
teftiş raporunu konu alarak Bakanlığa karşı açılacak bu davada huku-
ki menfaat de Bakanlığın husumet ehliyeti de bulunmamaktadır.
26
Bununla beraber öğretide, dava hakkının özel bir kanun hükmü
ile verildiği durumlarda hukuki yararın varlığı kabul edilmektedir.
27
Nitekim açılacak davada korunmaya değer hukuksal yarar arayan
HMK 106/2 hükmü, bu koşula,
“kanunlarda belirtilen istisnai durumlar
dışında”
şeklinde getirdiği istisnai düzenlemesi ile kapı aralamaktadır.
Bu durumda, İK 92/3 hükmünün HMK 106/2 hükmüyle aralanan bu
kapıyı açan ve bir özel hüküm niteliğiyle teftiş raporuna karşı dava
açılmasını hukuksal yarar ölçütü açısından mümkün kılan bir düzen-
leme içerip içermediğinin belirlenmesi gerekir. Bu çerçevede tespit da-
vasının koşulları açısından HMK 106. maddesinin bir genel hüküm,
İK 92. maddedeki düzenlemenin ise bir özel hüküm niteliği taşıdığı
sonucuna varılırsa, İK 92. madde kapsamında açılacak davada hukuk-
sal yarar bulunduğu sonucuna varılabilecektir.
Bu çerçevede İK 92/3 hükmünün lafzıyla beraber incelenmesi
gerekir. Hükümde, açıkça teftiş raporuna karşı açılacak bir davadan
bahsedilmemekte, rapordaki işçi alacağına ilişkin kısımlara “taraflar-
ca” itiraz edilebileceği belirtilmektedir. Burada sözü geçen tarafların
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı kapsamadığı, raporda tespit
edilen işçi alacakları çerçevesinde muhatabın işçi ve işveren olduğu
anlaşılmaktadır. Aynı düzenlemeye göre, bu itirazı çözmekle görevli iş
mahkemesinin kararına karşı 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun
(temyiz ve istinaf yoluna ilişkin) 8. maddesine göre kanun yoluna baş-
vurulabilecek ve kanun yoluna başvuru, “iş mahkemesince hüküm
altına alınan” işçi alacağının tahsilini engellemeyecektir. Özellikle ra-
25
Hanağası, s. 117
26
Kurt Konca, s.75
27
Kuru/Budak, s. 88