

TBB Dergisi 2016 (124)
Özden SAV
525
kullanılmaktadır. Oysa yabancıların ülkeye girmesi ve ülkede kalma-
sı konusunda karar vermek bakımından tek yetki ilgili Devlete aittir.
Yabancılara ülkesine sığınma hakkı tanıyıp tanımamak, bir devletin
uluslararası yükümlülükleri ve ulusal mevzuatı çerçevesinde değer-
lendirileceği, egemenlikle bağlantılı bir konudur. Eğer ilgili devlet ta-
rafı bulunduğu antlaşmalarla ülkesine gelen ve belirli koşulları taşı-
yan yabancıları sığınma hakkından yararlanma yükümü üstlenmişse,
bu durumda o devlet bakımından yabancılar için bir sığınma hakkı,
sığınmacı (mülteci) statüsü tanıma yükümü bulunduğu söylenebilir.
Ne var ki, bu alanda uluslararası yapılageliş
64
niteliğinde herhangi bir
kural bulunmamaktadır.
(ii) Tarihsel gelişim
-Avrupa anakarası ve Ortadoğu bölgesinde:
Sığınma hukukunun gelişimini anlatabilmek için, insanları sığın-
macı olmaya zorlayan yakın tarihteki koşulları anımsamak yeterlidir.
I. Dünya Savaşı sonrasında, Avusturya-Macaristan (Habsburg) İmpa-
ratorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Çarlık Rusyası’nın yıkılmasıyla
ortaya çıkan ulus-devletlerden oluşan yeni dünya düzeninde, dünya
nüfusunun artık bu yeni ulus-devletlerin vatandaşlarından oluştuğu
kabul ediliyordu. İmparatorlukların yıkılışına bağlı olarak, Avrupa’da
ve Ortadoğu’da sayıları milyonlara varan kalabalık nüfusun çoğu yurt-
suz kalmıştı. Vatandaşlığını taşıdığı devletin korumasından yoksun
kalan bu kişilere gereken yardımı sağlamak ise, Milletler Cemiyeti’ne
düşen ilk görev olmuştur.
Bu dönemdeki (I.Dünya Savaşı döneminde karşılaşılan) sorunla-
rın başında, 1921 yılında güney Rusya’daki Kızıl ve Beyaz Rus orduları
arasındaki savaşın Kızıl ordunun yengisi ve Beyaz Rus ordularının da-
ğılmasıyla sonuçlanmasıyla sona eren Bolşevik devriminin ardından
Rusya’dan kaçanların sayısının milyonlara ulaşması temel gerekçedir.
Böylece dünyaya dağılan Rus göçmenin, orta ve doğu Avrupa ülkele-
rine yayılması temel konudur. Dağılan Ruslar sığınmacılar, bulunduk-
ları yabancı kentlerde birer Rus Mahallesi kurmak, geleneksel yaşam-
larını sürdürmeye ve kültürlerini yaşatmaya çalışmıştı.
64
Örf adet kuralı olarak da Türkçeleştirilebilen “customary international law”.