

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin İnsan Hakları ve Terörle Mücadele Hakkındaki ...
302
Divanın “Inuit Tapiriit Kanatami” davasında uyuşmazlığı karara
bağlayan 3.10.2013 tarihli kararı
Yukarıda işaret edilen görüş farklılığı nedeniyle 3 Ekim 2013 ta-
rihli Divan kararı büyük bir heyecanla beklenmiştir. İlk derece mah-
kemesi 6 Eylül 2011 tarihli kararında, Avrupa Parlamentosunun ve
Konseyin ortak karar prosedürü ile ihdas ettiği 16 Eylül 2009 tarihli ve
1007/2009 sayılı fok balığı ürünlerinin ticaretine ilişkin tüzük aleyhine
açılan bireysel iptal davasını, literatürde kimi yazarlar tarafından tem-
sil edilen, 263.madde, 3.fıkrasında yer alan tüzük karakterli yasama
tasarruflarının AB’nin yasama tasarrufları olarak mütalâa edilemeye-
ceğini benimseyen dar yorum yaklaşımı muvacehesinde kabul ederek
(krşt.: EuG, Rs. T-18/10 (Inuit Tapiriit Kanatami u.a./Europäisches Par-
lament und Rat der EU, Slg. 2011, II-5599, Rn.56) reddetmiştir. Karara
göre davacıların bu davada söz konusu tüzüğün yaşama tasarrufu teş-
kil etmesi nedeniyle AB’nin Çalışma Usulleri Hakkındaki Anlaşmanın
263.madde, 3.fıkrasına istinaden iptal davası açması mümkün değildir.
Karara göre bunun dışında davacıların büyük bir kısmının 263.madde,
3.fıkra muvacehesinde doğrudan etkilenme kriterini yerine getirme-
meleri, diğer bir kısım davacıların da iptal davası konusu tüzükten
Plaumann formülündeki bireysel etkilenme kriterini gerçekleştirme-
meleri nedeniyle dava açma yetkisini kullanması mümkün değildir
(krşt.: EuG, Rs. T-18/10, Rn. 87-93). İlk derece mahkemesinin verdiği bu
karar üzerine AB’nin Çalışma Usulleri Hakkındaki Anlaşmanın 256.
madde, 1.fıkrasına ve Divan statüsünün 56.maddesine istinaden dava-
cılar Divan nezdinde dört gerekçe ışığında temyiz başvurusu yapmış-
tır. Yapılan temyiz başvurusunda birinci gerekçe olarak mahkemenin
263.maddenin yorum ve uygulanması bağlamında çok sayıda huku-
ki hata yaptığı ileri sürülmüştür. İkinci gerekçe olarak, mahkemenin
gerekçelendirme yükümlülüğünün yerine getirmediği ileri sürül-
müştür. Üçüncü gerekçe olarak, mahkemenin Temel Haklar Şartının
47.maddesini ve AİHK’nun 6. ve 13.maddelerini dikkate almadığı iddia
edilmiştir. Dördüncü gerekçe olarak da mahkemenin kanıtları sınırlı
sayıya indirgediği ileri sürülmüştür. Bu gerekçelerle bağlantılı olarak
kanun sözcüsü Kokott yaptığı değerlendirmelere istinat eden nihai ta-
lebinde yasama tasarruflarının AB’nin Çalışma Usulleri Hakkındaki
Anlaşmanın 263.madde, 3.fıkrasında öngörülen tüzük karakterli yasa-