Previous Page  56 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 56 / 417 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (125)

Emek BAYRAK

55

aynı zamanda ırkçı bir boyut da taşımaktadır. Örneğin ABD’deki mah-

kumların büyük kısmını, Afrika ve Latin kökenliler oluşturmaktadır

.

47

Hapsetmenin ekonomik bir yönü de bulunmaktadır. Bu da, mah-

kum emeğinin yoğun sömürüsüne dayanmakta ve mahkumların zo-

runlu çalışmaya uymaması disiplin suçu sayılmaktadır. Hapishane

endüstrisinin geliştirilmesine yönelik bu programlarda, özel sektörün

de mahkum emeği kullanmasına izin verilmektedir. Böylece; reform

süreciyle birlikte mahkum emeği hem devlet, hem de özel sektör tara-

fından yoğun bir şekilde sömürülmektedir.

48

SONUÇ

Suç ve ceza, siyasi iktidar tarafından sürekli dönüştürülmüştür.

İlkel toplumlarda suç, topluluk yaşamına aykırılık olarak kavranmış

ve suça şiddet biçiminde bir tepki verilmiştir. Bu tepki, saldırıya uğra-

yanın saldıranın soyunu da içini alacak şekilde saldırıya karşılık ver-

mesi biçiminde şekillenmiştir. Bu da suçla ilişkisi olamayan üçüncü

kişilerin de suçtan sorumlu tutulmalarını sonuçlamıştır. Klanlar üstü

bir otorite olmadığından bir saldırı diğer saldırıları beraberinde getir-

miştir. İlk devletler, şahsi öçün önünü almak için diyeti kurumsallaş-

tırmaya çalışmışlardır.

Feodal dönemde de şahsi öç, alınan tedbirlere karşın varlığını

sürdürmüştür. Ortaçağda yargılama, kamusal bir görünün sergileme-

mektedir. Siyasal iktidarın parçalanmış yapısına koşut olarak, yargı-

lama yetkisi de bütünlüklü bir yapı göstermemektedir. Bu anlamda

senyörlerin yargılama yetkisiyle, kilisenin yargılama yetkisi çoğu za-

man çatışmaktadır. Ticaretin gelişmesiyle kentsel hayatın başlaması,

cezalandırmayı da farklılaştırmıştır. Kent yargısı artık yargılamada

bir taraf gibi davranmakta, para cezalarının bir bölümünün alacaklısı

olmaktadır. Ancak güvenlik sorunu, kent hayatı deneyimin sonunu

getirmiştir. Gelişen burjuva sınıfının güvenlik ihtiyacı, siyasal iktidarı

güçlendirmiştir. Avrupa, XVI. ve XVII. yüzyılda mutlak monarşilere

sahne olmuştur. Merkezileşmiş güçlü iktidar, cezalandırma alanında

da kendini hissettirmiştir. Bu mutlaklığın cezalandırmadaki simgesi,

47

Özdek, s. 25-32

48

Özdek, s.38-40