

TBB Dergisi 2016 (126)
Haluk TOROSLU
105
tehlikenin göstergesidir, zira somut bir duruma ilişkindir. Bu itibarla,
zararlı neticenin öngörüldüğünün kabul edilmesi için, failin genel ola-
rak tehlikeli bir davranışı gerçekleştirdiğinin farkında olması yeterli
değildir; kendi davranışının belirli bir süje açısından yarattığı somut
tehlikeyi zihninde canlandırmış olması gerekir. Örneğin yoldan ge-
çip geçmeyeceği tam olarak belli olmayan birini görmesine rağmen
yavaşlamayan ya da dar ve çok sayıda insanın bulunduğu bir sokak-
ta aracını çok hızlı bir şekilde süren; davranış kurallarının kendisine
yavaşlamasını emrettiğinin farkında olup, muhtemel zararlı sonuçları
yetenekleri sayesinde engelleyebileceği inancıyla hareket eden sürü-
cünün durumunda olduğu gibi.
27
Bu doğrultuda Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir kararında, yasal
hız sınırının 50 km olduğu eğimli bir caddeden aşağıya doğru 95-100
km sürat ile seyrederken yolun kenarında oynayan çocuğun yola çı-
kabileceğini öngören, ancak şoförlük yeteneklerine, şansına ve çocu-
ğun yola çıkmayabileceği olasılığına güvenmek suretiyle sonucun ger-
çekleşmeyeceği yönünde yanlış bir kanı ile hareket eden sürücünün
bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verdiğine hükmetmiştir. Bilinçli tak-
siri, failin istemediği ancak öngördüğü sonucun meydana gelmesini
engelleyecek objektif özen yükümlülüğüne uygun davranmamasına
ve bu bağlamda şehir içindeki evlerin önünde oynayan ölenin yola çı-
kabileceğini öngörmesine rağmen, hızını azaltmamasına dayandıran
söz konusu kararın isabetli olduğu söylenebilir. Zira sürücünün yol
kenarında oynayan çocuğu görmesinden sonra, yola çıkma ihtimalini
öngörmemiş olduğu kabul edilemez.
28
27
Altavilla, s. 547; Sauro Tassi, Il dolo, Cedam, Padova 1992, s. 7; Aniello Nappi,
Manuale di Diritto Penale, Parte Generale, Giuffre, Milano 2010, s. 431; Bilinçli
taksirde fail, suçun konusu bakımından somut bir tehlikenin varlığının farkın-
da olmasına rağmen, söz konusu tehlikeyi önemsememesi veya kendi yeteneğini
abartması ya da şansına güvenmek suretiyle tipik fiilin gerçekleşmeyeceğine dair
bir güvene sahiptir. Bkz. Koca-Üzülmez, s. 208; Öngörme ile öngörülebilirlik ara-
sındaki fark için bkz. Özen, s. 162; Artuk-Gökçen-Yenidünya, s. 350; Bilinçli taksir-
de soyut tehlikenin var olduğu düşüncesi için bkz. Mario Romano, Commentario
Sistematico del Codice Penale, vol. I, Giuffre, Milano 1995, s. 413; Bilinçli taksirde
öngörme failin şuurunun somut durumuyla ilgili olmakla birlikte, genel nitelik-
tedir. Yani fail zararlı neticenin gerçekleşmesi imkanını genel olarak öngörmesine
rağmen somut durumda bunun meydana gelmeyeceği kanaatindedir. Bkz. İçel, s.
192.
28
YCGK, T. 03.07.2012, E. 2011/9-499, K. 2012/271.