Previous Page  128 / 393 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 128 / 393 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (126)

Recep DOĞAN

127

hallerde ise maktulün evlilik birliği devam ederken eşinden ayrılarak

başka bir erkekle birlikte olması, başlı başına haksız tahrik sebebi ola-

rak kabul edilmekte idi.

7

Ancak bu döneme ilişkin Yargıtay’ın ve mahkemelerin kararla-

rında tutarlılık olduğunu söylemek mümkün değildir. Maktulün ön-

ceki davranışlarının ve hayat tarzının fail tarafından içselleştirilmiş

sosyal normlara uygun bulunmadığı gerekçesiyle alınan öldürme ka-

rarının planlı olarak icra edildiği hallerde bile, mahkemeler tarafın-

dan töre saikinin mevcut olmadığı yönünde kararlar verildiği görül-

müştür. Bu bağlamda, mahkemelerin 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe

girmesinden önce yaşanan “töre” kavramının “namus” kavramın-

dan çok farklı olduğu şeklindeki yorum ve tartışmalardan olumsuz

etkilendiğini söylemek mümkündür. Çünkü aşağıda ayrıntıları ile

açıklanacağı üzere, “töre”nin azınlık teşkil eden bir gruba ait olduğu

ve ahlaki açıdan “daha kötü olarak” nitelendirilmesi gereken daha

dar bir anlama sahip olduğu iddiası söz konusu tartışmaların özünü

oluşturmaktadır. Nitekim 11 Temmuz 2004 tarihinde 25 bıçak darbesi

ile işlenen ve cinayetten sonra failin sokağa çıkıp “Namusumu temiz-

ledim!” diye bağırdığı bir olaya ilişkin olarak, Adana 2. Ağır Ceza

Mahkemesi,

8

failin 5237 sayılı TCK’nun haksız tahrik hükümlerinin

lehine olduğu iddiası ile yapmış olduğu uyarlama talebini kabul et-

miş, daha önceden 20 yıl olan hapis cezasını 15 yıl hapis cezasına

indirmiş, olayın töre saikiyle gerçekleştiğini kabul etmemiştir. Yine

suç tarihinde 16 yaşında olan bir çocuğun ablasını genelevde çalıştığı

gerekçesiyle öldürmesi, eski eniştesini de öldürmeye teşebbüs etmesi

7

Yargıtay

1.CD.

’nin 20.02.2008 tarih 2007/5653 E, 2008/1186 K sayılı kararı ile ona-

nan, Üsküdar 3’üncü ACM.’nin 08.11.2006 tarih ve 2006/92 E-281 K sayılı kararı.

8

Söz konusu karara göre, sanık, para karşılığı erkeklerle birlikte olduğunu iddia

ettiği annesine 11’i öldürücü olmak üzere toplam 25 bıçak darbesi saplamış, ar-

dından, dışarı çıkıp “Namusumu temizledim!” diye bağırdıktan sonra, tekrar içeri

girip cesedi sürükleyerek dışarı çıkarmış, sokakta başında beklemiştir. Adana 2.

Ağır Ceza Mahkemesi 2006/129 E-274 K sayılı kararı ile “kışkırtmayı oluşturan

hareketlerin sürekliliği, ahlaka aykırılık boyutu, yöresel koşullar, anne-oğul ilişki-

si beraber nazara alındığında, yaşananların kışkırtmanın basit halini aştığına, bu

halde cezanın 5237 sayılı TCK’nun takdiri hafifletici nedenlere ilişkin 62/1 mad-

desinin uygulanmasından önce 18 yıl hapis cezası olarak uygulanmasının uygun

olduğuna” ve nihai cezanın da 15 yıl hapis olarak belirlenmesine karar vermiştir.

Görüldüğü üzere, bu olayda failin töre saikiyle hareket ettiği kabul edilmemiş, fail

haksız tahrik indiriminden yararlanmıştır.