Previous Page  130 / 393 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 130 / 393 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (126)

Recep DOĞAN

129

ideal eş ve ideal hayat” prototipinden ayrılarak olağan olmayan bir

yaşam biçimine saptığı gerekçesiyle, üvey-ağabey hakkında haksız

tahrik hükümlerinin uygulanmasına karar vermiştir.

11

Buraya kadar yapılan tartışmalardan da anlaşılacağı üzere, bu

kararların verildiği dönemde, 5237 sayılı TCK’nun yürürlüğe girme-

sinin üzerinden 2 yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen mahkeme-

ler eski uygulamalarına devam etmişlerdir. Konunun ciddiyeti, mah-

keme kararlarının tutarlı olmaması, “töre saiki” kavramının içeriğine

ilişkin olarak 5237 sayılı TCK’nun gerekçesinde herhangi bir açıkla-

maya yer verilmemesi, öğretide de bu konuya ilişkin tatmin edici

ve veriye dayalı araştırmaların bulunmaması sebebiyle, “töre saiki”

kavramının hukuki içeriğinin belirlenmesi zorunlu hale gelmiş, bu

ihtiyaç Yargıtay 1.Ceza Dairesinde yazılan bir karşı oy gerekçesin-

de açıkça belirtilmiştir.

12

Bunun üzerine, Yargıtay uygulamada birlik

sağlamak üzere, töre saiki ile işlenen suçlarda “aile meclisi kararının”

bulunması gerektiği düşüncesine yönelmiş ve bu yönde bozma ka-

rarları vermiştir.

11

Yargıtay

1.CD.

’nin 10.10.2007 tarih ve 2007/1118 E-7429 K sayılı kararı ile onanan

Zonguldak 1.ACM.’ nin 21.06.2006 tarih ve 2006/124 E-160 K sayılı kararı:

“Toplum yapımımız gereği sanıkla maktule ve maktulenin küçük çocuklarını aynı

ailenin bireyleri olarak görmek zorunludur. Diğer taraftan maktule gayri resmi

evli olsa bile bu yaşamını sürdürürken ailevi sorumluluklarını özellikle küçük ço-

cuklarının bakım ve sorumluluğunu gözetmek zorundadır. Olayımızda bu küçük

çocukların bakıp gözetilmesi sorumluluğunu bırakarak evi terk eden ve olağan

yaşam akışına ters olarak başka arayışlar içinde bulunduğu anlaşılan maktulenin

bu hareketleri tahrik nedeni kabul edilmiş ve sanık lehine 5237 sayılı Kanun’un

29’uncu maddesinin uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır”.

Sanık TCK’nun 82/1-d, 29 ve 62’nci maddeleri gereğince 20 yıl hapis cezası ile

cezalandırılmıştır.

12

Yargıtay

1.CD.

’nin 19.11.2007 tarih ve 2007/ 2927 E-8501 K sayılı kararında yer

alan karşı oy gerekçesi:

“Töre, (halk deyimiyle “namus”) cinayetleri genellikle aşiret yapısına sahip çağdı-

şı oluşumlarda, ataerkil yapının gereği ortaya çıkan alt kültürün özellikle kadına

tanıdığı statüye ve buna bağlı olarak biçimlenen çarpık namus anlayışına aykı-

rı davranışın hukuk dışı yaptırımı olarak ortaya çıkmaktadır. Töre için öldürme

eylemi bir saik suçu olarak tanımlanmıştır. Çoğunlukla aile meclisinin aldığı ka-

rarın yerine getirilmesi biçiminde kendisini göstermektedir. Ancak, mutlaka aile

birliğinin kararının varlığı suçun zorunlu unsurunu oluşturduğu söylenemez.

…“Töre saikiyle” insan öldürme suçlarında tahrik hükümlerinin uygulanıp uygu-

lanmayacağı konusuna ayrıca açıklık getirilmelidir.”(Muhalif Üyeler, Salih Zeki

İskender, Şerafettin İste)