

Düzenleyici İşlemin Konusunun Gayrımeşru Olması
174
II- Vakıf Üniversitelerinde Kaynak Aktarımı
Vakıf üniversitelerinde görülen muvazaalı ve kötüniyetli işlem-
lerin başında; “kaynak aktarımı” meselesi gelmektedir. Kaynak akta-
rımı; üniversitenin sahip olduğu her türlü kaynağın, yükseköğretim
kurumunun çıkarları gözetilmeksizin üçüncü kişilere, eksik rekabet
ortamı içerisinde aktarılarak kurumun zarara uğratılmasıdır. Çoğun-
lukla kaynak aktarımı; üniversite kurucuları ile mütevelli heyet üyele-
rinin ortak oldukları şirketlere yönelik olarak yapıldığından YÖK Baş-
kanlığı tarafından bu husus öncelikle ve özellikle denetlenmektedir.
Vakıf üniversiteleri de kamu tüzel kişiliğini haiz olduklarından
ve bir vakıf tarafından belli amaçlara özgülenerek kurulduklarından
kamu yararına faaliyet gösteren eğitim kurumları arasında kabul edil-
mektedirler. Bu çerçevede bir vakıf üniversitesinin kazanç amacı ile
kurulması veya bu amacı kendisine hedeflemesi mümkün değildir.
Gerek Anayasa ve gerekse Yükseköğretim Kanunu, yükseköğretim
hizmetlerinin bir ticari faaliyet şeklinde yürütülmesine izin verme-
mektedir. Bu nedenlerle vakıf üniversitelerinin kaynak aktarımı yap-
mamaları ve kazanç amacı gütmemeleri esaslı unsurları arasında yer
almaktadır. Günümüzde vakıf üniversiteleri ile ilgili olarak yaşanan
sorunun temeli; bu üniversitelerin kamu yararına hizmet eden birer
kamu tüzel kişiliği olduğunu kanaatinden ziyade; mütevelli heyet üye-
lerinin bu üniversiteleri bir ticari işletme gibi işletmek istemelerinden
kaynaklanan bir anlayış sorunudur. Ülkemizde vakıf üniversitesi ku-
rucusu olmanın bir saygınlık unsuru olarak değerlendirilmesi, vergi
indirimi ve kurucuların kendi şirketlerine kaynak aktarımı gibi arka
planda başka amaçların hedeflenmesi nedeniyle bu üniversitelerin
gerçekte vakıf mantığı ile kurulup işletilmeleri mümkün olamamak-
tadır.
Günümüzde Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığı rapor-
larından da anlaşılacağı üzere vakıf yükseköğretim kurumlarının
faaliyetlerini gerçek manada eğitim öğretim hizmetlerine hasrettik-
lerini iddia edebilmek maalesef imkânsızdır. Bu amaçla faaliyet gös-
teren birkaç iyi uygulama örneği gösterilebilirse de büyük çoğunluğu
itibari ile bu üniversiteler, vergi muafiyetinden yararlanma, mütevelli
heyet üyeleri veya bu kişilerin ortak oldukları şirketlere kaynak aktar-
ma amaçlı pek çok amaç dışı faaliyet yürüttükleri tespit edilmektedir.