

TBB Dergisi 2016 (126)
Tolga AKAY
369
önüne geçmeyi amaçlamış, kısa sürede katılımcı devletlerin sayısı-
nın artması öngörülmüştür. Bir anlamda üretici devletlerin, tüketici
devletlerdeki ticari ve iktisadi çıkarlarına hizmet eden bir sözleşme
olarak nitelendirilebilir.
18
Osmanlı Devleti’nde Marka Hukuku
Osmanlı Devleti’nde markanın hukuki himayesi, XIX. yüzyılın son
çeyreğinde çıkarılan kanunlarla sağlanmasına karşın özellikle küçük
üreticilerin talepleri doğrultusunda, yüzyıl başlarından itibaren bazı
uygulamalara rastlanılmaktadır. Bu uygulamaların temel gerekçesi
taklidin önlenmesi olmakla birlikte özellikle Sanayi Devrimi sonucu,
yabancı menşeili ürünlerin Osmanlı pazarlarını işgal etmeye başlama-
sı da yapılan düzenlemelerin gerekçesi olarak kabul edilebilir. Özel-
likle XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı küçük üreticisinin
ürünleri ile rekabete giren yabancı emtia, kısa sürede Osmanlı pazarı-
nı ele geçirmiştir. Bu süreç yavaş yavaş Osmanlı esnaf ve küçük üretici
kesiminin tepkileriyle karşılaşırken aynı zamanda çeşitli önlemlerin
alınmasını gerektirmiştir. 1796 yılında İstanbul’un kuyumcu esnafı-
nın girişimleri buna örnek gösterilebilir. Kuyumcu esnafı, kethüdaları
aracılığı ile kendi üretimleri olan helali,
19
gülabdan,
20
bahûrdân,
21
fin-
can, nargile ve benzeri ev eşyalarının; ithal muadilleriyle karıştırılma-
sının engellenmesi için devlete başvurmuşlardır. Kuyumcu esnafına
göre, ithal emtianın kendi üretimleri olan eşyalarla karıştırılmasından
dolayı gerek kendileri gerekse tüketici zarara uğramaktaydı zira ithal
ürünlerin fiyatı düşük olmakla birlikte kaliteleri de aynı şekilde dü-
şüktü. Esnafın çözüm önerisi, ürünlerine vurulacak bir damga ile
“İs-
tanbul işi ma’lum”
olacaktı. Kuyumcu esnafı bu izin karşılığında, tespit
edilecek vergiyi de ödemeye hazırdı. Bu girişimde dikkat çeken bir
nokta da uygulamanın düstur-ı amel
22
olarak kabul edilmesi talebiy-
18
Hirsch, Fikri ve Sınai Haklar, s. 45 ve
http://www.wipo.int/about-wipo/en/19
Yaldızlı bakır.
20
İçine gülsuyu konularak mevlüt gibi toplantılarda serpmeye mahsus kap.
21
İçinde tütsü yakılan kap.
22
“Her fiili ve hareket ona tatbik olunmak üzere numune ittihaz olunan kaide ve ni-
zam veya ta’limat.” Şemsettin Sami, Kamus-ı Türki, Kapı Yayınları, İstanbul 2011,
s. 610.