Previous Page  201 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 201 / 437 Next Page
Page Background

Merkezileşmeden Zaman-Mekân Sıkışmasına: Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği

200

göre Valiliklere devredebilir. Yönetmeliğe göre “Bu Yönetmeliğe tabi

projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya

“Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça

bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verile-

mez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez”. İşte, 2014 yö-

netmeliği 6/3’deki bu son ifade, ülke sınırları içerisinde, üretime dayalı

faaliyetler açısından iktisadi çerçevenin irdelenmesi hususunda yapı-

lacak her hangi bir incelemenin bu yönetmeliğe değinme zorunlulu-

ğunu doğurur.

Belirli bir kapasite için sıfırdan, ya da mevcut bir projenin kapasi-

te artırımı/genişletilmesi biçimindeki iktisadi bir faaliyete başlamaya

karar verdiğimizi varsayalım. Her iktisadi faaliyetin çevre üzerinde

olumlu ve/veya olumsuz etkileri olacaktır. ÇED Yönetmeliği açısından

bakıldığında bu faaliyet yani projemiz; ÇED Yönetmeliği’ne tâbidir ya

da değildir. Tâbi ise projemiz için “ÇED Olumlu” ya da “ÇED Gerekli

Değildir” kararlarından birine ihtiyaç duyarız, aksi takdirde yukarıda

verilen 6. madde 3. bent gereği faaliyeti ülke sınırları içerisinde ger-

çekleştirmemiz mümkün değildir. Projemiz yönetmeliğin kapsamına

girmiyorsa zaten sorun yok.

7

Dolayısıyla ülke sınırları içerisinde yürütülebilecek iktisadi faali-

yetler açısından hangi projelerin bu

yönetmeliğe tabi olduğunun ön-

ceden belirlenmiş olması gibi bir ihtiyaç ortaya çıkar. Yönetmeliğin

kendisi ile birlikte hazırlanan bir takım listeler ve belirlenen muafi-

7

Genel olarak “sorun yok” demek mümkün. Ancak yapacağımız proje yönetme-

lik kapsamında olarak sunulan projelerden biri olmasa bile, faaliyete geçmek için

yapacağım başvurular esnasında Bakanlık ve taşra teşkilatları aracılığıyla faali-

yetimin yönetmelik kapsamı içindeki projelere sokulması da mümkün. Bu irade

tamamen karar vericilerde. Bu aşamada, planlanan ya da halihazırda aktif olan

bir faaliyetin ÇED raporu hazırlamak üzere sürece dahil olması ya da olmaması

ya da bunun değerlendirilmesi için bir ön araştırmaya tabi tutulması ya da tutul-

mamasının; devlet, sermaye ve tabi ki sivil toplum açısından aynı anda ne ifade

ettiğinin etraflıca tartışılması gerekir, ancak bu tartışma bu çalışmanın sınırlarını

epeyce aşar. Kısaca özetlemek gerekirse: ÇED yönetmeliğinin süreç içindeki fail-

leri devlet, sivil toplum, sermaye ve uluslararası hukuk olmak üzere 4 temel bile-

şene ayrılabilir. Sivil toplum için sağlığı ön planda tutan bir yaklaşımın her proje

için bir ÇED isteyen ama öncesinde bu ÇED raporunun gerçek bir rapor olmasını

isteyen bir tarafta olması beklenir. Mevcut durumumuzda bunun böyle olmadı-

ğını, uluslararası hukukun bir şekilde tatmin edilmesi sonrasında kalan boşluğun

karar vericiler ve sermaye tarafından nasıl paramparça edildiğini ilerleyen bölüm-

lerde göstermeye çalışacağız.