

TBB Dergisi 2016 (127)
Coşkun ÖZBUDAK
257
esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı”
nı yanlış anlamıştır.
Çünkü esas hakkında karar verilmediğine göre korumanın kaldırıl-
ması yönünde bir karar da yoktur. Dolayısıyla “
karar verilmesine yer
olmadığı kararı”
nın, koruma kararının devam ettiği şeklinde yorum-
lanması gerekirdi. Zira idari yargıda hükme gerekçe yapılan (yurt ile
ilişiğinin kesilmiş olması şeklindeki) fiili duruma, bozulan mahkeme
kararının yol açtığı dikkate alınmamıştır.
Dolayısıyla yukarıdaki gerekçe birkaç yönden sorunludur. İlk so-
run, baş aşağı durmasıdır. Çünkü (A)’nın yurt ile ilişiğinin 18 yaşını
tamamlamadan önce kesilmiş ve reşit oluncaya kadar idareye bağlı
yurtlarda barınmamış olması,
onu sistem dışına çıkaran
(hatalı) ka-
rarın nedeni değil sonucudur.
Bir diğer sorun da, (A)’nın yurt ile ilişiğinin 18 yaşını tamamladığı
tarihten önce kesilmiş ve reşit oluncaya kadar idareye bağlı yurtlarda
barınmamış olması hükme esas alınırken, buna yol açan hatalı ida-
ri ve yargısal süreçlerin tamamen göz ardı edilmesi ya da Yargıtay’ın
bozma ilamına rağmen ve bu ilamın aksine, anılan süreçlerin hatalı
olduğunun kabul edilmemesidir.
İlk olasılık sorunludur, çünkü:
(A)’nın koruma kararının kaldı-
rılması talepli dava, idare tarafından açılmıştır, usûle aykırı olarak
(A)’nın yasal temsilcisinin katılımı sağlanmadan yürütülen yargılama-
da savunma yapılamamış, delil toplanmamış, karar gıyapta verilmiş,
hükmü temyiz etme olanağı da tanınmamış, ortaya tümüyle hukuka
aykırı bir mahkeme kararı çıkmış, bu karara dayalı olarak da idarece
hak kaybına yol açan bir uygulama yapılmıştır.
İkinci olasılık da sorunludur, çünkü: Yargıtay’ın bozma ilamı, ko-
ruma kararının kaldırılmasına yönelik mahkeme kararının etkisizli-
ğini ve ilgilisi hakkında hüküm doğurmadığını tespit etmiştir. Bu tes-
pitin aksine olarak, yurt ile ilişiğin kesilmesine ve ilişiksizlik halinin
reşit oluncaya kadar devamına neden olan koruma kaldırma kararının
geçerli olduğu, zımnen de olsa kabul edilemez.
Gerçekten de, idare mahkemesi kararında ifadesini bulan ve Da-
nıştay tarafından da onanan bu zımni kabul; hukuk yargılamasındaki
usûl hükümlerinin ve bunların sonuçlarının idari yargıda yanlış anla-
şılması anlamına gelmektedir.