Previous Page  92 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 92 / 437 Next Page
Page Background

TBB Dergisi 2016 (127)

Recep DOĞAN

91

yeniden üretilmesi amaçlanmaktadır. Oysa Yuval-Davis tarafından da

ifade edildiği üzere, bir milletin biyolojik, kültürel ve sembolik olarak

yeniden üretilmesi o milletin entelektüellerinden ve bürokrasisinden

çok o ülkenin kadınlarından beklenmektedir.

55

Ulusun kimliğinin ve

kültürünün biyolojik olarak üretilecek yeni doğan çocuklara aktarıl-

ması sorumluluğu kadınlara düşerken, bu durum kadının bedeninin

ve doğurganlık yeteneğinin baskı ve kontrol altına alınmasına neden

olmaktadır. Bu kontrol nihayetinde eril iktidarın kendi ihtiyaçları ve

beklentileri doğrultusunda şekillenmiştir. Doğurganlık yetenekleri

sebebiyle bir yanda kendilerine “mütevazı anne” veya “iyi eş” sıfatıyla

kutsiyet atfedilen kadınlar, diğer yandan ikincil bir statüye itilmiştir.

Milleti oluşturacak insan neslinin devamını sağlayacak çocukla-

rı üreten ve bu nedenle “milletin biyolojik yeniden üretenleri” olarak

görülen kadınların doğurganlıklarına yönelik kontrol, çocuk sahibi

olup olamayacaklarına yönelik tercihin yanı sıra, ne zaman ve hangi

sayıda çocuk doğuracakları ve kimi zaman da hangi nitelikte çocuk

doğurmaları gerektiğine dair kısıtlamaları içermektedir.

Ülkenin ihti-

yaçları doğrultusunda yaratılması hedeflenen “yeni nesli” oluştur-

ma düşüncesi ya da artan nüfus karşısında kıt kaynakların verimli

kullanılması düşüncesiyle oluşturulan nüfus politikaları hep kadın-

ları hedef almış, yeni neslin oluşumunda eril iktidarın beklentileri-

nin kadınlar tarafından karşılanması istenmiştir.

56

Hatta kadın be-

deni ve cinselliğinin kontrolü söz konusu olduğunda, birçok konuda

uzlaşamayan Katolik ve Müslüman köktendinci akımlar arasında bu

konuda tam bir işbirliği vardır demek yanlış olmaz. Her iki akım da

neredeyse kadın cinselliğini kontrol etmeyi kendileri için varlık sebebi

saymış, bu konudaki tutucu yaklaşımlarını ideolojilerinin merkezine

oturtmuşlardır.

57

Bu bağlamda, kadınları daha az ya da daha fazla çocuk doğurma-

ya davet eden uygulamalar üç temel söylemden etkilenmiştir. Milli çı-

karların korunması için nüfusun korunmasını ve arttırılmasını hayati

olarak gören “

iktidar olarak halk

” söylemi, çocuk sayısının azaltılmasını

gelecekte oluşabilecek milli felaketlerin önlenmesinin tek yolu olarak

55

Nira Yuval-Davis, Cinsiyet ve Millet, (Çev. Ayşin Bektaş), 4.Baskı. İstanbul, İleti-

şim Yayınları, 2014, s.18-19.

56

Yuval-Davis, s. 54-55.

57

Yuval-Davis, s.77, 122, 124.