

TBB Dergisi 2016 (127)
Recep DOĞAN
97
Gebelik süresi, on haftadan fazla ise rahim ancak gebelik, annenin hayatını
tehdit ettiği veya edeceği veya doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için
ağır maluliyete neden olacağı hallerde doğum ve kadın hastalıkları uzmanı
ve ilgili daldan bir uzmanın objektif bulgulara dayanan gerekçeli raporları ile
tahliye edilir.
Derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlardan bi-
risini tehdit eden acil hallerde durumu tespit eden yetkili hekim tarafından
gerekli müdahale yapılarak rahim tahliye edilir. Ancak, hekim bu müdahaleyi
yapmadan önce veya mümkün olmadığı hallerde müdahaleden itibaren en geç
yirmi dört saat içinde müdahale yapılan kadının kimliği, yapılan müdahale ile
müdahaleyi icap ettiren gerekçeleri illerde sağlık ve sosyal yardım müdürlükle-
rine, ilçelerde hükümet tabipliklerine bildirmeye zorunludur.
Acil müdahale hallerinin nelerden ibaret olduğu ve yapılacak ihbarın şekil
ve mahiyeti ile sterilizasyon ve rahim tahliyesini kabul edenlerden istenilecek
izin belgesinin şekli ve doldurulma esasları, bunların yapılacağı yerler, bu yer-
lerde bulunması gereken sağlık ve diğer koşullar ve bu yerlerin denetimi ve
gözetimi ile ilgili hususlar çıkarılacak tüzükte belirtilir
.”
Dolayısıyla kadının üreme hakkı ve özgürlüğünün tanınmasına
ilişkin ilk kısmi düzenlemelerin doğum kontrol yönteminin kullan
ıl-
masına izin veren 557 sayılı
Kanun’la yapıldığı, daha geniş özgür-
lüklerin ise 2827 sayılı Kanun’la tanındığı söylenebilir. Ancak, gerek
557 sayılı Kanun ile doğum kontrolü uygulamalarının devlet kontro-
lünde serbest hale getirilmesi, gerekse kürtajın ve sterilizasyon yasal
hale getirilmesine ilişkin 2827 sayılı Kanun’la getirilen düzenlemeler,
Bozbeyoğlu (2011) tarafından da ifade edildiği üzere, Batı Avrupa ve
Kuzey Amerika ülkelerindeki deneyimlerden farklı olarak tabandan/
kadınlardan gelen baskı ve istekle değil, her ikisi de askeri cunta dö-
nemlerinin ardından tepeden gerçekleşmiştir. Bu haliyle kadın özgür-
lük hareketinin bir parçası olmaktan çok devletin
üreme üzerindeki
kontrolünün bir parçası olarak biçimlenmiştir.
79
Yine kürtajın ve
sterilizasyonun yasal hale getirilmesine ilişkin düzenlemelerin askeri
yönetim dönemlerine rastlanmış olması, batılı ülkelerden farklı olarak
kanunun yürürlüğe girmeden önce kamuoyunda tartışılmasını önle-
miştir.
80
79
Bozbeyoğlu, s.28.
80
Sulhi Dönmezer, “Çocuk Düşürme ve Düşürtmenin Dünü ve Bugünü”,
İstanbul