Previous Page  270 / 545 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 270 / 545 Next Page
Page Background

269

TBB Dergisi 2017 (128)

Şafak PARLAK BÖRÜ

Teminat amacıyla mülkiyet devri inanç anlaşması ve mülkiyetin

devri olmak üzere iki işlemin yapılmasını gerektirir. İnanç anlaşma-

sı bir yandan mülkiyetin alacaklıya devredilmesinin hukuki sebebini

teşkil ederken, diğer yandan da tarafların hak ve borçlarına ilişkin dü-

zenlemeler getirir; bu anlamda çift görünümlü bir hukuki işlemdir.

Mülkiyetin devri işlemi ise mülkiyetin inanılana geçmesini öngören

kazandırıcı işlemdir. Mülkiyetin devri sözleşme konusunun taşınır

veya taşınmaz olmasına göre farklılık arz edecektir. Taşınırlarda zil-

yetliğin teslimli veya teslimsiz nakli gerekirken, taşınmazlarda tapu

kütüğünde tescil yapılması gerekir. Mülkiyetin teminat amacıyla dev-

ri sözleşmesi doktrinde “sui generis” nitelikte isimsiz sözleşme olarak

kabul görmektedir.

Teminat amacıyla mülkiyetin devredilmesinin taşınırlar açısında

mümkün olduğu gerek İsviçre gerekse Türk doktrininde kabul gör-

mektedir. Taşınmazlar bakımından ise durum taşınırlarda olduğu gibi

net değildir. İsviçre hukukunda taşınmazların inançlı devrini yasakla-

yan hiçbir emredici hüküm bulunmamasına karşın uygulamada bu iş-

leme pek başvurulmadığı görülmektedir. Taşınmazların inançlı devri-

ni engellemeye yönelik yasal düzenleme veya yargı kararı olmamasına

karşın, İsviçre’de taşınmazlarda inançlı teminat işlemlerine sık rastlan-

mamasının sebebi ülkemizin aksine ipotekli borç senedi ve irat senedi-

nin yaygın olarak uygulanması ve teminat işlevini yerine getirmesidir.

Yargıtay uygulamasına baktığımızda; yüksek mahkemenin önceleri

teminat amacıyla taşınmazların devrini muvazaalı kabul ederek geçersiz

saydığı, sonraki kararlarında ise bu görüşten vazgeçerek bu sözleşmele-

rin geçerli olduğu yönünde içtihat geliştirdiğini görmekteyiz. Yargıtay

bugün genellikle tapuda satış olarak kendini gösteren teminat amaçlı

taşınmaz devirlerini geçerli kabul etmektedir. Yine mahkeme kararla-

rında teminat olarak mülkiyeti inanılana geçirilmiş olan taşınmazların

iadesi için açılan davalarda, alacağın ödendiği hallerde taşınmazın ia-

desine karar verilirken; alacağın ödenmemiş olduğu hallerde, TBK md.

97 (EBK md. 81) gereği önel verilerek alacağın ödenmesi ve sonrasında

taşınmazın teminat verene iadesi istenmektedir. Böylelikle Yargıtay’ın

taşınmazlar bakımından inançlı teminat sözleşmelerini, tapuda açıkça

hukuki sebep olarak bu sözleşme görünmese bile, mülkiyeti devir borcu

yükleyen bir sözleşme olarak kabul ettiğini söylemek mümkündür.

Teminat amaçlı devralınan taşınmazın inanılan tarafından üçün-

cü kişiye devri halinde ise, üçüncü kişinin iyi niyeti aranmaksızın