

299
TBB Dergisi 2017 (128)
Emel BADUR / Gamze TURAN BAŞARA
D- ETKİSİ
TeMK’nun 20/A maddesinde taşınmazlarla ilgili kararın tapu kü-
tüğüne; kara, deniz ve hava ulaşım araçlarıyla ilgili kararın ise bu
araçların kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilmek suretiyle icra olunaca-
ğı hükmü yer almaktadır. Kullanılan
“… şerh verilmek suretiyle icra olu-
nur.”
ifadesi, tasarruf yetkisi kısıtlamasının, tapu siciline şerhin konul-
masıyla başlayacağı fikrini uyandırsa da kural olarak hakim kararıyla
tasarruf yetkisi sınırlanır ve bu sınırlama şerhle alenileştirilir.
Kısıtlama kararının verilmesiyle, şerhin konulması arasında geçen
zaman içersinde malik (veya yetkili temsilcisi), taşınmazı devredecek
veya sınırlı ayni hakla kayıtlayacak olursa, TMK’nun 1023. maddesi ge-
reğince iyiniyetli olmaları koşuluyla malikle işlem yapan kişilerin ka-
zanımlarının korunması gereklidir. Bu fikrin temelinde tapu siciline
güven ilkesinin, tapu sicilinde malik olarak görünen kişinin tasarruf
yetkisine sahip olduğuna dair duyulan güveni de kapsadığı düşüncesi
yatmaktadır. Ayrıca malikin henüz tasarruf yetkisi kısıtlaması kararı
verilmeden önce yaptığı tescil taleplerinin (yevmiye defterine işlen-
mesi kaydıyla), ilgili kütüğe geçirilmesi gerektiği konusunda da bir
şüphe yoktur.
Yukarıda da belirtildiği üzere TMK’nun tasarruf yetkisini kısıtla-
malarına ilişkin şerhlere dair genel düzenleme normu olan 1010. mad-
desinde, bu tür şerhler bir ayrıma tabi tutulmadan düzenlenmiştir.
Yani TST’nün 48 ve 49. maddelerinde yapılan tasarruf yetkisini kısıt-
layan-tasarruf hakkını yasaklayan şerhler ayrımı, yasal dayanaktan
uzaktır. Bununla birlikte uygulamadan da tasarruf yetkisini kısıtlayan
şerh konulduğu zaman, malikin taşınmazı üzerindeki tescil talepleri-
nin gerçekleştirildiği; buna karşılık tasarruf hakkını yasaklayan şerh
konulduğu zaman, malikin taşınmazına ait kütük sayfası üzerine hiç-
bir tescilin yapılmadığı bilinmektedir. Bu şerh türünün etkisine sayfa-
nın ya da sicilin kilitlenmesi adı da verilmektedir.
TMK’nun 1010/2. maddesinde yer verilen
“Tasarruf yetkisi kısıtlama-
ları, şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiple-
rine karşı ileri sürülebilir.”
hükmü, aslında tapu sicilinin kilitlenmemesi-
ne, yani şerh konulduktan sonra da malikin o taşınmaz üzerinde ayni
hak kurucu işlem yapabilmesine olanak sağlamaktadır. Hatta şerhin