Previous Page  340 / 545 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 340 / 545 Next Page
Page Background

339

TBB Dergisi 2017 (128)

Barış BAHÇECİ

hukuki işlemler yapan özel hukuk kişilerinin kullandığı, bir “yetki”

değil bir “hak”tır. Faiz oranının belirlenmesi ise tek taraflı olması ha-

linde bir hak değil yetki kimliği taşımaktadır.

Nitekim özel olarak temerrüt faizin belirlenmesine ilişkin devlet

işlemleri düşünüldüğünde kamu alacağına uygulanacak faizin, ge-

cikme zammı adıyla 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü

Hakkında Kanunun 51. maddesiyle belirlendiği görülmektedir. Buna

göre,

(a)mme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin

bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 4 oranında gecikme zammı

tatbik olun(acağı)

düzenlenmiş,

Bakanlar Kurulu, gecikme zammı oranla-

rını aylar itibarıyla topluca veya her ay için ayrı ayrı, yüzde onuna kadar

indirmeye, gecikme zammı oranı ile gecikme zammı asgari tutarını iki katına

kadar artırmaya, ayrıca gecikme zammı oranını aylar itibarıyla farklı olarak

belirlemeye ve gecikme zammını bileşik faiz usulüyle aylık, üç aylık, altı aylık

veya yıllık olarak hesaplatmaya yetkili

kılınmıştır. Son olarak 19/10/2010

tarihli ve 27734 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 12/10/2010 tarihli

ve 2010/965 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın 1 inci mad-

desiyle, birinci fıkrada yer alan gecikme zammı oranı her ay için ayrı

ayrı uygulanmak üzere %1,40 olarak belirlenmiştir.

Görüldüğü üzere alacaklarına uygulayacağı temerrüt faizini tek

taraflı olarak belirleme yetkisine sahip devletin hangi oranı uygulaya-

cağı dahi bir kanunla önceden düzenlenmiştir. Bir kamu tüzel kişisi

olarak Devlet dahi uygulayacağı faizi erişilebilir ve öngörülebilir bir

biçimde belirleyip ilan ederken, bankaların tamamen kendi takdirle-

rinde olacak şekilde temerrüt faiz oranını kendileri belirlemesi Türk

hukuk sistemine temelden aykırıdır. Temerrüt faizinin tek taraflı yük-

seltilmesi de yine bir kamu hukuku ayrıcalığı olarak sadece devlete

aittir.

Daha da ilginci bu yöndeki kredi sözleşmelerinde ölçüt belirli bir

kredi türüne uygulanan faiz oranı değil, kısa vadeli kredilere uygu-

lanan en yüksek faiz oranı olarak zikredilmektedir. Bu durumda çok

yaygın olarak kullanılmayan bir kredi tipinde diğer kredi tiplerine

göre çok yüksek bir faiz belirlemek (örn. ihracat kredisinde %20 akdi

faiz uygularken, nispeten çok daha dar bir portföye sahip kurumsal

kredi kartlarında %60 akdi faiz uygulamak) ve düşük akdi faizli kredi

borçlusu temerrüde düştüğünde, temerrüt faizini yüksek kredi faizine