

335
TBB Dergisi 2017 (128)
Barış BAHÇECİ
Öğretide Akyol, genel kredi sözleşmelerinde temerrüt faizini belli
bir oran eklenerek belirlenmesi uygulamasını aynı şekilde kelepçe hü-
kümlere örnek göstermektedir.
74
Bunun kişiliğin korunmasına ilişkin
TMK md 23 kapsamında sözleşmenin güçlü tarafının bu egemenliğini
karşı tarafa dayatması ve zayıf tarafın kişiliğini, ekonomik varlığını ve
toplumdaki şerefini özgürlüğünü zedelendiğini belirtmektedir.
75
Bu çerçevede, genel kredi sözleşmesi eliyle temerrüt faizinin
bankanın inisiyatifine bırakılması da, kredi borçlusunun sözleşmey-
le bankanın keyfi tutumuna teslim edilmesi anlamına gelmektedir.
Zira burada söz konusu olan sorun, sözleşmeyle fahiş ama belirli bir
faiz oranının belirlenmesi değildir. Burada söz konusu olan daha da
vahim bir biçimde uygulanacak faiz oranının tamamen bankanın
inisiyatifine bırakılmasıdır. Sözleşmede kararlaştırılan faiz oranının
fahiş olup olmadığı tartışılabilir ve objektif bir sonuca ulaşılamaya-
bilir. Ancak her halükarda yüksek de olsa kredi borçlusu tarafından
bilinen bir oran vardır. Kredi borçlusunun ne olduğu/olacağını bil-
mediği ve bu konudaki kararı tamamen kredi alacaklısına bıraktığı
bir sözleşme hükmü bu nedenle fahiş bir oran içeren sözleşme hük-
münden farklıdır. Bu durum kredi borçlusu açısından bilinemeyecek/
öngörülemeyecek bir borcun altına sokmakta, ekonomik özgürlüğü
tamamen ortadan kaldırmakta, kişilik haklarına aykırı olmanın yanı
mazlığa uygulanması gereken 818 sayılı Kanun’un 19, 20, 155, 161 ve TMK’nın 23.
maddeleri karşısında davalının daha önce çalıştığı ilçede sözleşmenin sona erme-
sinden sonra 2 yıl süre ile mesleğini icra edememesi bir rekabet etmeme koşulu
değil, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olup, davalının ekonomik özgürlüğünü
kısıtlayan bu hüküm ve dolayısıyla da buna dayalı cezai şart koşulu da geçersiz-
dir.” Yargıtay 11. HD., E. 2012/17736, K. 2013/9814, T. 13.5.2013. “Anayasa’nın
48. maddesi uyarınca herkes çalışma hürriyetine sahip olup uyuşmazlığa uygu-
lanması gereken 818 Sayılı Kanunun 19, 20, 155, 161 ve TMK’nın 23. maddeleri
karşısında davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra 3 yıl süre ile aynı alanda
faaliyet gösteren bir başka şirkette hiçbir görevde çalışamaması bir rekabet etme-
me koşulu değil, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olup, davalının ekonomik
özgürlüğünü kısıtlayan bir hükümdür. Dolayısıyla buna dayalı cezai şart koşulu
da geçersizdir.” Yargıtay 11. HD, E. 2014/6520, K. 2014/12577, T. 1.7.2014
74
Şener Akyol, Banka Sözleşmeleri (Ord. Prof. Kemalettin Birsel’e Armağan), İstan-
bul 2001, s. 107
75
Akyol’a göre, genel kredi sözleşmelerinin kredi müşterilerini sözleşme kurulduk-
tan sonra faizi (…) yükseltmek hakkını bankaya bırakmaya, yine bankaya hiçbir
yasal, haklı, önemli sebep olmadan böyle bir sebebin varlığını ileri sürmek ve is-
pat etmek yükümü olmadan kredi ilişkisini kesmek hakkını vermesinin, ahlaken
kabul edilebilir bir durum olmadığını ve BK md.19/20 gereği batıl addedilmesi
gerekir. Akyol, s. 114