

391
TBB Dergisi 2017 (128)
Hasan DURSUN
dan kendi işyerlerinde çalışacak kişilerin yetiştirilmesi arzusudur.
Ülkede asgari ücretin açlık sınırının altında saptanması, kapitalistin
ileride gereksinim duyacağı işçilerin yetişmesine önemli ölçüde darbe
vuracağı için kapitalist dizgenin mantığına aykırılık bulunmaktadır.
100
ederek satamayacaksa kesinlikle iş vermeyeceğini belirtmektedir. Bkz. Engels,
İngiltere’de Emekçi Sınıfın Durumu, s. 126.
100
Türkiye’de asgari ücretin açlık sınırının altında saptanarak kapitalist dizgenin
mantığına aykırı hareket edilmesinde bizzat kapitalistlerin önemli payı! bulun-
maktadır. Gerçekten de Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu “TİSK”,
asgari ücret konusunda yapmış olduğu önerilerle, örtük bir şekilde, söz konusu
ücretin, yalnızca birisi asgari ücret geliri elde eden dört kişilik ailenin açlık sını-
rı altında saptanmasını istemektedir. Daha açık bir deyişle TİSK, asgari ücretin
saptanmasında; yatırımların, istihdamın ve üretimin artırılması, işsizlik artışının
önlenmesi, enflasyonla mücadele, ekonominin rekabet gücünün geliştirilmesi gibi
temelde sosyal refahın gerçek kaynaklarını oluşturan amaçlar ve genel olarak eko-
nomik faktörlerin mutlaka dikkate alınması gerektiğini, geriye dönük endeksleme
ya da bu sonuca götüren yöntemlerin terk edilmesini ve ileriye dönük enflasyon
hedeflerinin dikkate alınmasını, ayrıca, enflasyonun asgari ücreti tespit açısından
tek belirleyici faktör olmaktan çıkartılmasını, bu amaçlarla asgari ücreti düzenle-
yen mevzuatta gerekli esnekliği sağlamak için değişikliğin yapılmasını, asgari üc-
retin bölgesel olarak farklılaştırılmasını, Kalkınmada Öncelikli İllerde yatırımları
ve istihdamı teşvik için daha düşük brüt asgari ücret seviyelerinin uygulanmasını,
ancak ücret kesintilerinin diğer bölgelere göre daha düşük tutulmasını, asgari üc-
retin tek işçi esas alınarak belirlenmesini, aile faktörü, milli gelirden pay, enflas-
yon farkı gibi ölçütlere dayalı ilavelerin kabul edilmemesini, toplu iş sözleşmeleri
gereğince yapılan yan ödemeleri ücret kabul etmeyen mevcut uygulamanın ya-
rattığı haksız rekabetin önlenmesi için toplu iş sözleşmesi uygulayan işyerlerinde
yasal asgari ücretin uygulanmamasına ve asgari ücretin toplu pazarlıkla belirlen-
mesine olanak veren mevzuat değişikliğinin yapılmasını ya da Asgari Ücret Tes-
pit Komisyonunun asgari ücretin tespitinde toplu iş sözleşmesi uygulayan ve uy-
gulamayan iş yerleri için farklılaştırma yapmasını ve asgari ücretlerin üzerinden
en az bir yıl geçmeden yenilenmemesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu öneriler
hakkında bkz. Gökdere, A. Asgari Ücretin Türk Ekonomisine Etkileri, AÜHFY
No: 517, Ankara 1997, s. 97-98. Görüldüğü üzere TİSK’in önerilerinden, dolay-
lı bir şekilde, asgari ücretin alta düşebileceği noktaya, hatta açlık sınırının altına
kadar düşürülmesi görüşünün savunulduğu sonucunu çıkartabilmek olanaklı-
dır. TİSK’in bu önerileri hiçbir şekilde kabul edilemez. Gerçekten de asgari ücret
konusunda işçi temsilcilerinin geçmişte ifade ettikleri gibi çalışanların ekonomik
ve sosyal durumlarının düzenlenmesine yönelik önemli uygulamalardan birisini
oluşturan asgari ücretin belirlenmesi çalışmalarında etkin bir sosyal politika aracı
olarak çalışanların düşük ücretlere karşı korunması ve çağcıl bir toplumda yaşa-
yan işçinin, ailesi ile birlikte olağan gereksinimlerini karşılayan düzeyde asgari
ücretin belirlenmesi ve söz konusu ücretin tespitinde bazı somut ölçütlerin dik-
kate alınması gerekmektedir. Bu ölçütleri, asgari ücretin belirlenirken işçinin aile-
siyle birlikte dikkate alınması, belirlenen tutarın işçinin eline net geçecek biçimde
düzenlenmesi, işçinin satın alma gücünün ileriye dönük olarak korunabilmesi için
gerekli bir iyileştirmenin ayrıca ilave edilmesi ve belirlenen asgari ücretin âdil bir
gelir dağılımını sağlamaya yönelik olması ve refahtan pay içermesi oluşturmakta-
dır. Bkz. Gökdere, s. 97.