

159
TBB Dergisi 2017 (131)
Hasan DURSUN
layan bir araç olduğu görüşünü taşımaktadırlar. Nitekim Pašukanis,
sınıf egemenliğinin ve dışa karşı savaşın örgütlenmesi olarak devletin,
hukuksal yorumlanmaya gereksinim duymadığı gibi buna kesinlikle
olanak da tanımayacağını, bu alanın, düpedüz “yerindelik” ilkesinden
başka bir şey olmayan sözde “hikmet-i hükümet” düşüncesinin hü-
küm sürdüğü bir alan olduğunu ifade etmektedir. Yazar, devletin bu
yönünün tersine, piyasa mübadelesinin teminatı olarak otoritenin hu-
kuki dilde ifade edilebilmekle kalmayacağını, kendisinin de yalnızca
hukuk olarak göründüğünü, bir başka deyişle, soyut nesnel kuralla
bütünüyle karışacağını ifade etmektedir. Pašukanis, bu yüzden devle-
tin tüm işlevlerini kavramaya çalışan hukuksal devlet kuramının ka-
çınılmaz olarak yetersiz olduğunu, onun devlet faaliyetlerinin sadık
bir yansıması olamayacağını ve gerçekliğin ideolojik, başka deyişle,
bozulmuş bir yeniden üretiminden başka bir şey veremeyeceğini be-
lirtmektedir.
97
Pašukanis, örgütlenmemiş biçimde olduğu gibi örgütlenmiş bi-
çimde de sınıf egemenliğinin devlet iktidarının resmi alanı olarak
tanımladığımız alanından daha geniş olduğunu, burjuvazinin ege-
menliğinin, hükümetin, bankalar ve kapitalist gruplar karşısındaki ba-
ğımlılığında olduğu kadar her bir çalışanın işverenine bağımlılığı ve
devlet görevlilerinin egemen sınıfla sıkı bağlılığı olgusunda da ifade-
sini bulacağını, sayısının sonsuz biçimde çoğaltılabileceği bütün bu ol-
guların resmi hukuksal ifadesinin bulunmadığını, ancak bunların işçi-
nin burjuva devletinin yasasına, yargısına ve benzerlerine tabi olması
gibi resmi hukuksal ifadesi olan olgularla tam olarak uyumlu olduğu-
nu belirtmektedir. Yazar, araçsız, doğrudan sınıf egemenliğinin yanı
sıra toplumdan ayrılmış özgül bir iktidar olarak resmi devlet iktidarı
biçiminde dolaylı ve yansılı bir egemenliğin de oluşacağını, böylelikle
mübadelenin çözümlenmesinde karşılaşılan güçlükler kadar önem-
li güçlükler getiren devlet sorununun doğduğunu ifade etmektedir.
Pašukanis, sömürü ilişkisinin “bağımsız” ve “eşit” meta sahibi iki taraf
arasındaki bir ilişkinin, işçinin emek gücünü sattığı ve bunu kapitalis-
tin de satın aldığı bir ilişki şeklinde gerçekleştiği oranda sınıfın siyasal
iktidarının kamusal iktidar biçimini kazanacağını belirtmektedir.
98
97
Pašukanis, s. 141-142.
98
Pašukanis, s. 142, 145.