Previous Page  178 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 178 / 417 Next Page
Page Background

177

TBB Dergisi 2017 (132)

Metin İKİZLER

birinin çocuk istememesi ya da diğer eşin çocuk isteğini karşılamama-

sı/karşılayamaması

22

gibi bir özel boşanma nedeni Kanun’da bulun-

mamaktadır. Hâl böyle olunca çocuk istememe ancak genel boşanma

nedeni olabilir.

“Evlilik birliğinin sarsılması” başlığını taşıyan TMK m. 166’ya

göre, “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklen-

meyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri bo-

şanma davası açabilir”. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, eşler

arasındaki birlikte yaşamayı sağlayan fikir ve duygu bağının kopması

anlamına gelir. Bu kopuş, çoğu zaman eşler arasında şiddetli geçim-

sizlik şeklinde kendini gösterir.

23

Eşler arasında yaşanan olayların so-

nucunda, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığını hâkim

takdir edecektir. Hâkim, bu olaylar sonucunda, eşlerin ortak hayatı

sürdürmelerinin artık kendilerinden beklenemeyecek olduğu kanaa-

tine varırsa boşanmaya karar verecektir.

Eşlerin çocuk sahibi olma konusundaki fikir ayrılığı, günlük ya-

şam deneyimleri göstermektedir ki, ciddi bir sorundur ve şiddetli tar-

tışmalara yol açabilir. Bu tartışmalar ortak yaşamın sürdürülmesini

artık beklenmez hâle getirirse kuşkusuz eşlerin boşanmasına neden

olabilir.

Yukarıda varılan sonuçlar ışığında, kadın ya da erkek, eşlerden

biri, çocuk sahibi olma konusunda diğer eşin istemlerini geri çevir-

mesini makul bir nedene dayandıramıyorsa boşanmada daha kusurlu

taraf olarak kabul edilebilir. Bu bakımdan eşinin açtığı davaya itiraz

edemez. Zira bilindiği gibi, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında

davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı

vardır (TMK m. 166/2).

22

“Evlilik kader birliğini zorunlu kılar. Tasada ve kıvançta beraberliği gerektirir.

Davalının kalp hastası olması ve bu sebeple çocuk yapmasının sakınca yaratması

evlilik birliğini temelinden sarsan sebep kabul edilemez. Boşanmayı gerektiren

başka bir maddi vakanın varlığı da ileri sürülüp ispat edilmemiştir. Gerçekleşen

bu durum karşısında, davanın reddi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde

yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır”

Yargıtay 2. HD, 27.12.1999 T., E. 1999/12938, K. 1999/14535 (HukukTürk Mevzuat

ve İçtihat Bilgi Bankası).

23

Dural/Öğüz/Gümüş, 117; Ahmet M. Kılıçoğlu, Aile Hukuku, Turhan Kitabevi,

Ankara 2015, s. 136 vd.