Previous Page  174 / 417 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 174 / 417 Next Page
Page Background

173

TBB Dergisi 2017 (132)

Metin İKİZLER

Çocuk sahibi olma isteği -evlenme ile kurulan evlilik birliği için-

de- gayet doğal ve makul bir beklenti olduğuna göre, bu istemin kar-

şılanması, TMK m. 185’te hüküm altına alınan;

eşlerin evlilik birliğinin

mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve birbirine yardımcı olmak

yükümlü-

lüklerinin kapsamında kabul edilmelidir.

Gerçekten de, bir kişinin soyunu sürdürme, çocuk sahibi olma ar-

zusu gayet doğal bir arzudur, dürtüdür ve evli birinin yasal olarak

bunu eşinin dışında bir kişi ile gerçekleştirmesi mümkün değildir. Evli

kişiye bunun aksi bir alternatif sunulamayacağı gibi böyle bir şeye de

zorlanamaz. Şu hâlde, eşlerden birinin çocuk sahibi olma isteğini diğer

eşe yöneltmesi ve bu arzunun onun yardımı ve katkısı ile gerçekleşme-

sini beklemesi işin niteliği icabıdır.

Çocuk sahibi olma isteğinin evlilikten doğan gayet doğal ve ma-

kul bir beklenti olması, bu istemi reddeden eşin tutumunu dürüstlük

kuralları açısından da (TMK m. 2) sorgulanır kılar. Şöyle ki, bir sözleş-

me olan evlenmenin görüşmeleri aşamasında, nişanlılık döneminde,

evlilikten doğacak makul beklentilerin diğer tarafa iletilmemesi ma-

kul görülebilir. Bu bağlamda çocuk sahibi olma beklentisindeki tarafın

bunu dile getirmemesi olağan karşılanabilir. Ancak doğal ve makul

beklentilerin aksi düşünceye sahip, yani çocuk sahibi olmayı isteme-

yen tarafın, nişanlının, bu düşüncesini karşı tarafa iletmemesine aynı

müsamaha ile yaklaşılamaz. Bu nedenle dürüstlük kuralı çocuk sahibi

olmak istemeyen tarafın, bu düşüncesini muhatabına açıklamasını ge-

rektirir.

2.3. TMK m. 195’ten Yararlanma Olanağı

Eşlerden birinin, diğerinin çocuk sahibi olma istemini reddetmesi-

nin aile hukuku açısından haklı görülemeyeceği yukarıda tespit edil-

miş oldu. Bu durumda çocuk istemeyen eşe karşı nasıl bir yola başvu-

rulabilecektir?

TMK m. 195’te evlilik birliğini korumaya yönelik bir genel hüküm

öngörülmüştür. Bu hükme göre;

“Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi

veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülme-

si hâlinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebi-

lirler.