

225
TBB Dergisi 2017 (132)
Ayşe Seda GÜLSEVEN
oluşturur. …. Olayımızda kocanın ….
eşinin kızlığını bozamamış olması,
…”
97
“ Adli tıp meclisinin dosyada bulunan … tarihli raporunda, … erkek-
lik görevini yapabileceği belirtilmiştir. Şu halde davalı evlendikten sonra
iktidarsızlığa uğramış değil, aksine evlendiği zaman ve ondan sonrada er-
keklik görevini yapabilecek iktidardadır. … Bu durumda geçimsizlik sebebi
bellidir ve davacı ile davalının bir arada yaşamamalarını, davalının erkeklik
görevini sekiz ay süren uzun bir zaman içinde yerine getirmemesinde ara-
mak gerekir. …”
98
Cinsel ilişkinin gerçekleşmemesi halinde kusurun erkekte oldu-
ğunun kabulü, kadına tazminat ve yoksulluk nafakası talep edebil-
me haklarını sağlamaktadır. Yargıtay’ın erkeğin kusurlu olduğu yö-
nündeki ön kabulünün, bu haliyle kadını koruyan bir içtihat olduğu
düşünülebilir. Oysa daha geniş bir açıdan değerlendirildiğinde; sağ-
lanan bu korumanın, kadınların “ikinci cins” konumunu güçlendir-
diği, toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirdiği ve temelinde de hukuki
bir çelişkiyi barındırdığı görülecektir. Eşlerin fiziksel veya psikolojik
bir rahatsızlığı yoksa cinsel ilişkinin gerçekleşmemesinden erkeği so-
rumlu tutan ve erkeği, kadının cinsel ilişkiye yaklaşmadığını ispatla
yükümlü tutan yaklaşım ataerkil görüşün bir yansımasıdır. Cins ayrı-
mına dayanır ve erkeği cinsel ilişkiyi başarmakla yükümlü kılarak top-
lumsal cinsiyet rollerini yeniden inşa eder. Toplumsal cinsiyet rolleri
içerisinde erkeğe biçilen aktif cinsellik rolü; erkeği saldırgan, kadını
cinsel suçların mağduru konumuna taşımaktadır. Kadına bu şekilde
sağlanan koruma, kadının korunmaya muhtaç bir varlık olduğu savını
kuvvetlendirmektedir.
Diğer taraftan, erkeğe cinsel ilişki kurma yükümlülüğünü yükle-
yen yargı içtihadından, zımnen erkeğin eşini ilişkiye zorlamasını bek-
lediği sonucu da çıkarılabilir. Hukuki çelişki burada ortaya çıkmak-
tadır. Eşler arasında cinsel ilişki kurulamaması sebebiyle açılan bir
boşanma davasında, her iki taraf da ilişki kurulamamasının sebebinin
karşı taraf olduğunu iddia ettiğinde, erkeğin kendi kusursuzluğunu
ortaya koymasının hukuken bir karşılığı yoktur. Erkekten cinsel iliş-
97
Y
2.HD,25.01.1990, 1990/9839 E.-1990/405 K.
98
YHGK, 16.11.1966, 1966/2-75 E.-1966/288 K.