Previous Page  168 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 168 / 685 Next Page
Page Background

167

TBB Dergisi 2017 (133)

Dilşad Çiğdem SEVER

güvence altına aldığını belirtmek gerekir.

4

İdarenin genel anlamda

sorumluluğuna ilişkin 40. ve 125. maddeler ile kusurlu sorumluluğa

ilişkin 129/5. hükmü idarenin sorumluluğunu güvence altına almakla

birlikte sorumluluğun esas kaynağı idareye verilen anayasal ve yasal

görev ve yetkilerdir. Bu bakımdan, sosyal hukuk devletine ilişkin 2.

madde, devletin amaçlarına ilişkin 5. madde ve temel hak ve özgür-

lüklere ilişkin hükümler ile bu hak ve özgürlüklerin gerçekleştirilmesi

için idarenin yükümlülükleri sorumluluğun esas kaynağıdır. Örneğin

idarenin sağlık hizmetlerinden doğan sorumluluğu Anayasa’nın 56.

maddesi ile yaşam hakkının ihlalinden doğan sorumluluğu 17. madde-

deki yükümlülükleri ile ilgilidir. Diğer yandan, 1961 Anayasası’ndan

önce bu maddelere benzer bir sorumluluğa ilişkin hüküm bulunma-

masına karşın Şura-yı Devlet’in idari davalara bakma yetkisine da-

yanarak idarenin sorumluluğuna ilişkin davalara bakması da bunun

sonucudur.

5

Bu nedenle, kusursuz sorumluluk ve kapsamı konusun-

da en önemli kaynak kusursuz sorumluluğu öngören özel yasalar ve

mahkeme kararlarıdır. Türkiye’de 1950’lerden itibaren kusursuz so-

rumluluğa ilişkin mahkeme kararlarına

6

rastlamak mümkün olduğu

gibi, 1956’dan itibaren kitle hareketleri, terör ve deprem nedeniyle

devletin kusursuz sorumluluğuna ilişkin özel yasalar da çıkarılmıştır.

7

4

Anayasa’nın 125. maddesinde idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zarar

ifadesinin sınırlandırıcı nitelikte olduğunu ve üçüncü kişilerin eyleminden doğan

zararlardan idarenin sorumlu tutulmasının anayasaya aykırı olduğunu savunan-

lar da mevcuttur. Örneğin Akyılmaz, Bahtiyar Akyılmaz, “Sosyal Risk İlkesi ve

Uygulama Alanı”,

GÜHFD

,

C.IX,

S.1-2, 2005, s. 228; Gözler, İdare Hukuku C. I,

Ekin Yayınları, Bursa, 2003, s. 1075-1172

5

Örneğin 2. Dünya Savaşının sonlarında İstanbul üzerinden geçen bir uçağa atılan

mermilerden biri havada patlamayarak bir fabrikanın üstüne düşmüştür. Bu da-

vada Danıştay idarenin kusursuz sorumluluğunu kabul etmiştir. (E. 1950/1631,

K. 1952/84) Bu tür kararlarda Danıştay hakkaniyet ve adaleti dayanak göstermek-

tedir. (Aktaran: Lütfi Duran, Türkiye İdaresinin Sorumluluğu, TODAİE yayınları,

Ankara, 1974, s. 52.) Bununla birlikte, bu dönemde açık bir hükmün yokluğu ve

idari yargının daha çok yeni olması gibi etkenler sonucunda Danıştay’ın 1927’den

1961’e kadarki süreçte sorumluluk için ağır kusur aradığını belirtmek gerekir.

Gözübüyük-Tan, İdare Hukuku, C. 1, Turhan Kitabevi, Ankara, 2006, s. 798.

6

Kusursuz sorumluluğa hükmedilen bir başka erken tarihli karar Danıştay 8.

Daire’nin bir meslek kazasına ilişkin 29.05.1961 tarihli E. 1960/5827, K. 1961/2097

sayılı kararıdır. Bunu bayındırlık faaliyetleriyle ilgili 16.02.1962 tarih ve E.

1960/177, K. 1962/108 sayılı karar izlemiştir. Aktaran: Hüseyin Çelikkol, “İdare-

nin Objektif Sorumluluğu”,

İzmir Barosu Dergisi,

1985/2, s. 16.

7

Bu yasaların ilk örneği 1 Mart 1956 tarih ve 6684 sayılı “6-7 Eylül 1955 tarihinde İs-

tanbul ve İzmir’de vukubulan hâdiselerde zarar görenlerin zararlarının ödenmesi

hakkında Kanun”dur. Kanuna göre “hâdiselerde zarar gören hakiki ve hükmi şa-