Previous Page  203 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 203 / 685 Next Page
Page Background

202

Terörle Bağlantılı Zararlardan Dolayı İdarenin Sorumluluğu

hün ilam hükmünde olduğu belirtilmiştir. Buna karşılık, 5233 sayılı

Kanun’nun 12. maddesi doğrudan yasak biçiminde düzenlemek yeri-

ne dava açma hakkı korunan alanı belirlemiştir. Buna göre, “Sulh yo-

luyla çözülemeyen uyuşmazlıklarda ilgililerin yargı yoluna başvurma

hakları saklıdır”. 12. maddenin gerekçesinde ise; “... Hukukumuzda

feragat, kabul ve sulh gibi işlemler, görülmekte olan davaları sona er-

diren işlemlerdir. Sulh işlemi, dava öncesi yapılmışsa dava açılmasını

engelleyici özelliktedir. Sulh işlemine rağmen dava açılırsa bu durum

itiraz olarak ileri sürülebilir ve dava ortadan kaldırılır. Böylece dostane

bir çözüm şekli olan sulh, bağlayıcı niteliktedir” ifadelerine yer veril-

miştir. Gerçekten de sulhnamenin imzalanıp uygulanması durumunda

taraflar imzaladıkları konuya ilişkin uyuşmazlığı çözmüş olmaktadır.

Ancak bu noktada Kanunun sulhnamenin konusunu sadece maddi

zararlarla sınırlaması nedeniyle sulhnamenin manevi zararların talep

edilmesinin önünde bir engel olmadığını belirtmek gerekir. Diğer yan-

dan 5233 sayılı Kanun’a göre ödenebilecek tazminat miktarının sınırlı

tutulması bu Kanuna göre imzalanabilecek sulhnamenin niteliğini hu-

kuk sistemindeki diğer sulh yollarından farklılaştırmaktadır.

Maddi zararlar bakımından maddede yer alan ve dava yolu açık

tutulan “sulh yoluyla çözülemeyen uyuşmazlık” teriminin anlamı

dava açma hakkının kapsamı bakımından önem taşır. Bu soru özellik-

le uyuşmazlığın kısmî olarak çözümlenmesi ihtimalinde daha önemli

hale gelmektedir. Maddenin doğrudan bir yasak/sınırlama içerecek

biçimde kaleme alınmamış olması hak arama özgürlüğünün yasayla

açıkça sınırlanması gereği karşısında eleştiriye açıktır. Kanunda bu

sulhnamenin ilam niteliğinde olduğuna ilişkin bir ibare bulunmaması

da sorunludur. Bununla birlikte, belli bir maddi zarar belirtilerek sulh-

name imzalanması halinde bu sulhnamenin o uyuşmazlığı sona erdi-

recek bir irade açıklaması olduğunun kabulü gerekir. Ancak birden

fazla zarar kalemi varsa, örneğin hem yaralanma, hem malvarlığına

erişememe biçiminde iki ayrı zarar varsa biriyle ilgili bir sulhname ya-

pılması diğer zararlar bakımından dava açılmasını engellemeyecektir.

Yine devam eden veya sulhname imzalandığında öngörülmesi müm-

kün olmayan zararlar bakımından da dava açma hakkı kullanılabile-

cektir. Ayrıca, bir özel hukuk sözleşmesi niteliğinde olan sulhnamenin

iptal edilebilirliği ya da geçersizliğine ilişkin bir iddia bulunması ha-

linde tarafların sulhnamenin kendisine karşı adli yargıda dava açma

hakkı olduğunu da belirtmek gerekir.