Previous Page  201 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 201 / 685 Next Page
Page Background

200

Terörle Bağlantılı Zararlardan Dolayı İdarenin Sorumluluğu

davacının söz konusu meblağın faiz gelirinden mahrum bırakılması-

nın idarenin geç ödeme yapmak suretiyle hizmet kusuru niteliğinde

olduğundan bu zararın davalı idarenin işleminden doğduğu ve taz-

min edilmesi gerektiğine karar vermiştir. Faiz konusundaki bir baş-

ka tartışma da faizin hangi tarihten itibaren işleyeceğine ilişkindir.

Danıştay’ın önüne gelen davada ilk derece mahkemesi İYUK 13. mad-

de başvurularındaki içtihada uygun biçimde idareye başvuru tarihin-

den itibaren yasal faiz yürütülmesine karar vermişse de Danıştay 5233

sayılı Yasa’nın özel bir usul olması, 1987 yılına kadar geçmişe yürütül-

mesi ve bu uyuşmazlıkların çözülmesi için uzun bir süre öngörülme-

sini dikkate alınarak faiz bakımından idareye başvuru tarihinin değil;

sulhname tasarısının kabul edilmediği veya kabul edilmemiş sayıldığı

tarihin esas alınması gerektiğine karar vermiştir.

90

Ancak Danıştay’ın

daha sonraki tarihlerde verdiği ve eski kararından farklı olarak başvu-

ru tarihinden itibaren tazminat ödenmesine ilişkin kararları onadığı

kararlar da mevcuttur.

91

Sulhnamenin özel hukuk sözleşmesi niteliğinde olduğundan hare-

ketle sulhnamede belirtilen meblağın geç ödenmesi nedeniyle sadece

faiz taleplerine ilişkin olarak adli yargıda açılmış davalar da bulun-

maktadır.

92

Yargıtay konuyla ilgili bir kararında 5233 sayılı Kanun’un

13. maddesine dayanarak, sulhnamenin imzalanmasından sonra va-

linin onayı üzerine Bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten

üç ay içerisinde karşılanacağı ve bu sürenin sonunda alacağın muaccel

hale geleceğini belirtmiştir. Bu kapsamda idarenin temerrüde düşmesi

için Borçlar Kanunu uyarınca temerrüt ihtarı yapılması gerekmekte-

dir.

93

Yargıtay bir başka kararda ise “davacı taraf sulhname gereği ken-

disine ödenen parayı alırken faiz talebine yönelik ihtirazi kayıt koyma-

mış, ödeme öncesinde de faize yönelik bir talep ileri sürmemiştir. Bu

90

10. Daire, E. 2008/11150, K. 2009/5084, 27.5.2009; benzer yönde bir karar 10. Dai-

re, E. 2008/4286, K. 2008/9585, 30.12.2008.

91

15. Daire, E. 2012/2423 K. 2013/2394 T. 28.3.2013; İdari Dava Daireleri Genel Ku-

rulu, E. 2013/4602, K. 2014/1220, 26.3.2014.

92

Bu noktada bu durumun bir görev uyuşmazlığına konu olmadığını, adli ve idari

yargıda açılan iki dava türünün farklı olduğunu belirtmek gerekir. İdari yargıdaki

kararlar tazminatın faiziyle ödenmesine ilişkin kararlar iken adli yargıda açılanlar

uzlaşılan bir tazminat alacağının sadece faizine ilişkin uyuşmazlıklardır.

93

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E. 2014/47620, K. 2015/4444, 16.2.2015. Aynı yönde

13. Hukuk Dairesi, E. 2013/16806, K. 2013/16493, 17.6.2013; 13. Hukuk Dairesi, E.

2012/10000, K. 2012/17329, 4.7.2012.