Previous Page  227 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 227 / 685 Next Page
Page Background

226

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Erozyon Süreci

mış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek

maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir hükümdür. Bir cihetin boz-

ma kararının şümulu dışında kalması da iki şekilde olabilir. Ya o ci-

het, açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat dairece itiraz

reddedilmiştir,

yahutta onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş

olmasına rağmen dosyanın Temyiz Dairesince incelendiği sırada dosyada

bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu

halde o cihet Dairece bozma sebebi sayılmamıştır. Her iki halde de o konunun

bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahke-

mece uyulmuş olması, taraflardan biri lehine usuli bir müktesep hak meydana

getirir ki, bu hakkı ne mahkeme, ne de Temyiz Mahkemesi halele uğratabilir.

Zira usulü müktesep hakkın tanınması da

âmme

intizamı düşüncesiyle kabul

edilmiş bir esastır…

”.

25

Bu içtihadı birleştirme kararı ile usûlî müktesep

hak oluştuktan sonra, bu hakka yerel mahkeme kadar Yargıtay’ın da

uymak zorunda olduğu açıkça vurgulanmıştır.

1960 tarih ve 21/9 sayılı içtihadı birleştirme kararında ise, usûlî ka-

zanılmış hakkın, hükmün dayandığı bazı konuların Yargıtay Dairesi-

nin bozma kararının şümulu dışında kalarak kesinleşmesi ile meydana

gelen şeklinin yanı sıra, ikinci bir şekli daha olduğu kabul edilmiştir.

Nitekim bu içtihadı birleştirme kararına göre:

“… I- Bir mahkemenin Temyiz Dairesince verilen bozma kararına uy-

ması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma

yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükel-

lefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada

gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule aykırıdır ve bozma sebebidir;…

Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince

muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğe-

ri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî

müktesep hak yahut usule ait müktesep hak denilmektedir…”

.

26

1960

tarihli içtihadı birleştirme kararına göre, ilk derece mahkemelerinin,

bozmaya uymadan sonra yeniden yapacakları yargılamada, iradî ola-

rak uydukları veya kanunen uymak zorunda kaldıkları bozma karar-

ları ile bağlı oldukları kabul edilmiştir. 1960 tarihli içtihadı birleştirme

kararında, ilk derece mahkemesinin, bozmadan sonra yapacağı yargı-

25

İBK, 04.02.1959 tarih ve 13 E. 5 K sayılı kararı (RG 28.04.1959, S.10193)

26

İBK, 09.05.1960 tarih, 21 Esas, 9 Karar sayılı kararı (RG. 28.06.1960, S.10537).