Previous Page  92 / 685 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 92 / 685 Next Page
Page Background

91

TBB Dergisi 2017 (133)

Ahmet TAŞIR

kararında çok açık ve net ifadelerle Sayıştay’ı yargı organı ve yüksek

yargı organı olarak görmemiştir.

Yine 20.11.1996 tarihli kararında Anayasa Mahkemesi, Sayıştay’ın

kendine özgü denetim yaptığını, yargısal sonuçlu kararlar verdiğini,

gördüğü hizmetin niteliği ve çalışma yönteminin yakınlığı nedeniyle

Anayasa’nın yargı bölümünde yer aldığı vurgulamış, Sayıştay’ı “mah-

keme” olarak nitelendirmekten özenle ve dikkatli biçimde kaçınmıştır.

Ancak, 1961 Anayasası dönemindeki sürece benzer biçimde,

1982 Anayasası’nın ilk dönemlerinde Sayıştay’ı “mahkeme” olarak

nitelemekten imtina eden Anayasa Mahkemesi, son dönemlerde ver-

diği kararlarında bu görüşünü terk etmiş görünmektedir. Anayasa

Mahkemesi’nin, 28.02.2013 tarihli kararı ve kararda gösterilen gerek-

çeler, daha önce verdiği kararları adeta inkâr etmektedir. Bu kararda

yer alan, Sayıştay’a dair “

…sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme

bağlama açısından yargısal bir faaliyet gerçekleştirmektedir.

Şöyle ki; yargısal faaliyetin en önemli unsuru, bir hukuki uyuş-

mazlığın tüm yönleriyle esastan çözümlenerek karara bağlanması ve

bu kararın kesin hüküm niteliğini taşımasıdır. Kesin hüküm, dava-

nın tarafları arasındaki hukuki ilişkinin, bütün bir gelecek için kesin

olarak tespiti veya düzenlenmesi ve aynı davanın hükmün kesinleş-

mesinden sonra yeniden açılamamasıdır.

Sayıştay, sorumluların hesap

ve işlemlerinin hukuka uygun olup olmadığı, hukuka aykırı ise kamu zararı

doğurup doğurmadığı ve hukuka aykırı mali işlem ile kamu zararı arasında

illiyet bağı bulunup bulunmadığı yolunda, 6085 sayılı Kanun’da öngörülen

yargılama usullerini izleyerek bir inceleme yaptıktan sonra, her üç koşulun

da gerçekleşmesi durumunda kamu zararının hesap sorumlusundan tazmini-

ne karar vermektedir. Sayıştay’ın tazmin kararı vermesi, hukuka aykırılığın

müeyyidesidir. Anayasa’nın 160. maddesinin birinci fıkrasında, Sayıştay’ın

bu kararının kesin hüküm niteliğinde olduğunun açıkça belirtilmesi ve bu

karara karşı yargı organları dâhil hiçbir makam ve merciye başvurma yolu-

nun öngörülmemiş olması, Sayıştay kararının yargısal anlamda kesin hüküm

niteliğinde olduğunu göstermektedir.

gısal Kimliği”, Anayasa Mahkemesi’nin 11.07.1991 tarihli,1990/39 E. – 1991/21 K.

Sayılı kararı.

(www.anayasa.gov.tr)