Previous Page  48 / 705 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 48 / 705 Next Page
Page Background

47

TBB Dergisi 2018 (134)

İpek Sevda SÖĞÜT

sona ererek, fetüs/cenin olarak ifade edilen dönemin başladığı kabul

edilmektedir.

30

Her ikisi de ayrı ayrı birer insan kökenli biyolojik mad-

de olan sperm ve yumurtanın bir araya gelerek döllenmesi neticesin-

de, yeni bir canlı vücuda gelmekte ve gebelik sürecinin doğum ile son

bulması şartına bağlı olarak, insan yaşamına dair ilk safha (biyolojik

olarak), embriyo dönemi ile birlikte başlamış olmaktadır. Embriyo ve

cenin, insan kökenli biyolojik madde olarak tanımlanamayacağından,

bu konuda, insan kökenli biyolojik maddelere ilişkin yasal düzenleme-

ler çerçevesinde hukuki değerlendirme yapmanın mümkün olamaya-

cağını belirtmek gerekir.

31

Embriyonik kök hücre çalışmalarına ilişkin olarak; etik ve tıbbi

açıdan yaşamın başlangıcı üzerinden hareket edilmekte ve ileride in-

san olabilecek bir canlı olarak, diğer bir ifade ile doğum öncesi canlının

bir insan olduğu ön kabulü ile hukuki değerlendirme yapılmaktadır.

İnsan embriyosunun ahlaki

32

ve hukuki durumunu temelden etkileye-

30

Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, İstanbul 1986, C. 6, s. 3665.

31

Bilen, s. 5. Aksi görüşte olarak; sperm, yumurta ve embriyonun doku ve insan kö-

kenli biyolojik madde olarak adlandırılmasının yanlış olmayacağı, heterolog döl-

lenme amacı ile üreme hücreleri sperm, yumurta ve embriyo bağışının da ODNK

kapsamında olduğu yönünde bkz. Zafer Zeytin, “Üreme Tıbbı, Soybağı ve Huku-

ki Sonuçları”,

TıpHD

, Issue: 8 /Year: 2015, s. 217.

32

Genel olarak, gerek uterus içindeki fetüsün gerekse Petri kabındaki ya da don-

durucudaki embriyonun ahlaki statüsü konusunda şu üç duruştan biri sergilen-

mektedir: (1) yalnızca bir parça doku (ahlaki statüsü yok), (2) potansiyel insan

(bir ölçüde, belki orta düzeyde bir ahlaki statü sahibi), (3) tam anlamıyla insan

(tam bir ahlaki statüye sahip). Bunlardan ilkinin, görünüşe göre özellikle bilim

insanlarından olmak üzere birçok savunucusu vardır; üçüncü duruş işe, daha çok

birtakım dini geleneklerde sergilenmektedir. Örneğin Roma Katolik Kilisesi’nin

bu konudaki resmi duruşu, insan yaşamının gebe kalınan anda başladığı yönün-

dedir. Ayrıca Katolik Kilisesi, henüz gerçekleşecek olan bir potansiyeli, gerçek-

leşmiş bulunan bir potansiyele denk görmektedir. İkinci duruş ise, Protestan ve

Musevi geleneklerde ve seküler düşüncede egemen olan bakış açısı gibi görün-

mektedir. Bu türden bir görüşe göre, erken dönemdeki embriyolar “orta düzey

bir ahlaki statüye” sahiptir ve dolayısıyla “özel bir saygıyı” hak etmektedirler; ne

var ki bu özel saygı, bir biyomedikal araştırmanın insanların yaşamını kurtaracağı

yönünde makul bir beklenti varsa embriyoların bu araştırmada kullanımına engel

değildir. Tom L. Beauchamp/James F. Childress, Biyomedikal Etik Prensipleri,

Yedinci Edisyon, (çev. M. Kemal Temel), Betim, İstanbul 2017, s. 122. Özelleşmiş

yetişkin hücrelerden embriyonik kök hücrenin özelliklerini taşıyan kök hücre elde

edilememesi durumunda ve başka tedavi imkânının bulunmaması halinde, ticari

ve her türlü kötü amaçlı kullanımı engelleyici tedbirleri almak kaydıyla tüp be-

bekten arta kalan blastocistler, tedavi amaçlı olarak kullanılabilir. T.C. Başbakan-

lık Diyanet İşleri Başkanlığı, “Günümüz Tıp Dünyasında Tartışılan Tüp Bebek

ve Kök Hücre Gibi Yeni Uygulamaların İslam Dini Açısından Değerlendirilmesi”