Previous Page  51 / 705 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 51 / 705 Next Page
Page Background

50

Yasal Belirsizlik: Embriyonik Kök Hücre Çalışmaları

tamasında bulunmuştur. Böylelikle mahkeme, doğmamış çocuğun, bir

kişi olup olmadığı sorusunu

40

soyut olarak cevaplandırmanın, müm-

kün ve istenilebilir bir şey olmadığına kanaat getirmiştir.

41

2. Anayasa Hukuku Bakımından Embriyonun Statüsü

En temelde yaşama hakkı olmak üzere, anayasal güvencelere sa-

hip olmanın başlangıcına dair diğer pek çok Anayasa’da olduğu gibi,

Anayasamızda herhangi bir düzenleme mevcut değildir.

42

Uluslarara-

sı metinlerin pek çoğu da, daha çok yaşayan varlıkların korunmasını

öngörerek, doğacak olanlar ihmal edilmiştir. Anayasal güvencelere

sahip olanları ifade etmek üzere kullanılan ve Anayasamızda geçen

“herkes” kavramından, embriyo ya da ceninin hukuki durumuna dair

bir sonuç çıkarmak mümkün olmamaktadır.

43

Anayasa md.12’deki, “

Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredil-

mez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir

”, md. 56’daki, “…

Dev-

let, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; in-

san ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek

embriyonun doğal gelişim sürecine dokunulmamış olsaydı, tam insana dönüşe-

ceği varsayımına dayanmaktadır. Ancak bu varsayım, in vitro fertilizasyon ve he-

nüz rahime yerleştirilmeyen embriyolar bakımından geçerliliğini yitirmektedir.

Zengin, s. 141-143.

40

Doğum öncesi canlının kişi olup olmadığına dair kuramlardan potansiyel kuramı,

kişi olma özelliği taşıyan ve yok edilmesi ile bu potansiyelin gerçekleşmesinin

kesin olarak engelleneceği kişilerin de, kişi olma özellikleri tam olarak gelişmiş ki-

şilerle aynı ahlaki statüde olması gerektiğini savunmaktadır. Potansiyelin varlığı

embriyonun sınırlı özerkliğini yaşama geçirebilmesi için uygun koşulların yaratıl-

masını da gerektirmektedir. Bu gereklilik, en temel insan hakkı olan yaşam hakkı-

nı da içererek, embriyonun özerk oluş konumunun hukuksal düzlemde karşılığı

olarak yorumlanmaktadır. Bu konuda geliştirilen bir diğer kuram olarak, tür üye-

liği kuramı ise, normal erişkini kişi olan bir türün tüm üyelerinin kişi olarak kabul

edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Şükrü Keleş, “Genetik, İnsanın Özgür ve

Özerk Oluş Konumunu Tehdit Eder mi?”, Türkiye Klinikleri J Med Ethics, 2013,

21(1), s.13. Kişiliğin elde edilme anına yönelik ölçütler olarak sayılan, türcülük,

katı potansiyellik, düzeltilmiş ya da tedrici potansiyellik ve aktüelleşmiş sahiplik

kriterleri için bkz. Sevtap Metin, Biyo-Tıp Etiği ve Hukuk, On İki Levha Yayıncı-

lık, İstanbul 2010, s. 142-144.

41

Hamide Tacir, “Yaşama Hakkı Kapsamında Yaşamın Başlangıcı”,

MÜHF-HAD

,

Özel Sayı: Prof. Dr. Nur Centel’e Armağan, C.19, S.2, Y.2013, s. 1306-1307.

42

Tüpteki embriyonun hukuksal durumuna ilişkin sorular anayasa hukuku bakı-

mından henüz bir açıklığa kavuşturulmamıştır. Alman Federal Anayasa Mahke-

mesi de, ana rahmi dışındaki embriyonun temel hak statüsü konusunu açık bırak-

mıştır. Henning Rosenau, “Avrupa Konseyi Biyotıp Sözleşmesine Göre Embriyon

Araştırmaları ve Tedavi Amaçlı Kopyalama”, (Embriyon Araştırmaları), (Çev.

Hakan Hakeri),

KHukA

, Kasım 2005, s.139.

43

Zengin, s. 140-141.