

51
TBB Dergisi 2018 (134)
İpek Sevda SÖĞÜT
amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzen-
ler…
” ve “Ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı, md.41’deki,
“
Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet,
ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile
planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri
alır, teşkilatı kurar
..” hükümleri bir arada ele alındıklarında; çocuğu ol-
mayan ailelerin yardımcı üreme tekniklerinden ve preimplantasyon
(embriyonun rahime düşmeden önceki dönemi) genetiği uygulama-
larından faydalanmak istemeleri hukuken uygundur. Ana rahmine
düşmemiş embriyonun potansiyel olarak kişi ve hak sahibi olmadığı,
44
ancak toplumun etik değerlerinin, preimplantasyon dönemi uygula-
maları ile ilgili, tıbbi, sosyal ve hukuki tedbirler alınmasını gerekli kıl-
dığı ifade edilmektedir.
45
3. Ceza Hukuku Bakımından Embriyonun Statüsü
Ceza hukuku bakımından embriyonun hukuki niteliğinin belirlen-
mesi, embriyonun konu teşkil edeceği tıbbi müdahaleler bakımından
özel öneme sahiptir. Ancak öncelikle ceza hukukunun ana karnındaki
canlının her bir aşamasına cenin adını verdiğini, cenin deyiminin, gebe-
liğin başlangıcından doğuma kadar geçen aşamanın tümü bakımından
kullanıldığını ifade etmek gerekecektir. Çocuk düşürtme ve düşürme
suçlarını düzenleyen maddelerde geçen çocuk ifadesi, cenin yerine kul-
lanılmıştır. Ceza hukuku bakımından cenin hali doğumla son bulmak-
tadır ve Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) pek çok hükmünde kastedilen,
bağımsız varlık anlamında doğmuş ve yaşamakta olan çocuktur.
46
Türk Ceza Hukukunda embriyoların korunmasına yönelik doğru-
dan bir düzenleme olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Ancak
insan öldürme suçunun mağdurunun belirlenmesi noktasında, insan
sıfatının ne zaman kazanılacağı sorusu önem kazanmakta ve bu konu-
da çeşitli görüşler benimsenmektedir. Bir görüşe göre; doğum başla-
mış olmak koşuluyla, embriyonun ana rahminden tam olarak ayrılma-
44
Yukarıda bahsedildiği üzere, ana rahmine düşmüş embriyonun potansiyel olarak
kişi olarak görülüp hukuki korumadan faydalanıp faydalanmayacağına ilişkin
tartışmalar devam etmektedir. Anayasa Hukuku bağlamında, bahsi geçen hü-
kümlerle dahi, bu konuyu açıklığa kavuşturacak bir veriye ulaşılamamaktadır.
45
M.Sinan Beksaç/Mehmet Çakar/Şebnem Akipek Öcal/Tuğrul Katoğlu, “Embri-
yo ve Fetus; Etik ve Yasal Boyut”, M.Sinan Beksaç (ed.), DoğumHekimliği; Mater-
nal-Fetal Tıp’ta Etik ve Yasal Boyut, Medical Network, Ankara 2004, s.126.
46
Tuğrul Katoğlu, “Ceza Hukuku ve Etik”, (Etik),
Toplum ve Hekim
, Temmuz-Ağus-
tos 2004, C.19, S.4, s. 302-303.