

52
Yasal Belirsizlik: Embriyonik Kök Hücre Çalışmaları
mış olsa dahi, suçun mağduru olabileceği ve insan sıfatının doğumun
başladığı andan itibaren kazanıldığı kabul edilirken; diğer görüşe göre
ise embriyolar ana rahminden ayrılıp bağımsız varlık kazanıncaya ka-
dar insan öldürme suçunun mağduru olamayacaklardır.
47
Embriyonik kök hücre çalışmaları, henüz insan olmayan varlıklara
yönelik olduğundan, Anayasa’daki ve Ceza Kanunumuzdaki yaşam
korumasından yararlanamamaktadırlar. Bu nitelikteki embriyolar, an-
cak ceninler için sağlanan korumadan yararlanabilirler ve sadece TCK
md. 99 ve md. 100’de yer alan çocuk düşürtme ve düşürme suçlarının
konusunu oluşturabilmektedirler. Bunun için de embriyonun ana rah-
mine yerleştirilmiş olması gerekmektedir.
48
Öte yandan TCK, gebe kadının rızası dâhilinde gerçekleştirilen
sonlandırma müdahalelerinin, gebeliğin ilk 10 haftası içinde yapılma-
sı durumunda, kadının iradesini esas alarak, konuyu suç kapsamın-
dan çıkarmıştır. Aynı şekilde 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında
Kanun (NPHK), md.5’de, gebeliğin sonlandırılmasında ilk 10 haftayı
esas aldığından; kanun koyucunun da gebeliğin on haftasının dolma-
sı ile birlikte cenini, canlı bir varlık olarak kabul etmektedir. Dolayı-
sıyla, hukuki anlamda yaşamın 10. haftadan itibaren başlamış kabul
edilebileceği varsayımına gidilebileceği ve Ceza Hukuku bağlamında,
embriyonun “kişi” olarak sayılmadığı, ancak yaşama ümidi taşıyan bir
varlık olarak nitelendirilebileceği söylenebilir.
49
47
Tacir, s. 1305.
48
Hakeri, Tıp, s. 436.
49
Ülkemizde 10. haftaya kadar olan gebeliklerin isteğe bağlı olarak sonlandırılabile-
ceği yasal olarak kabul edilmektedir. Bu haftanın üzerindeki gebeliğin sonlandı-
rılması ise, fetusta genetik bir anomali saptanması durumunda annenin sağlığını
ve doğacak çocuğun esenliğini gözeterek mümkün olmaktadır. Bu durumda 10.
haftanın, “yaşabilirlik sınırı” olduğu düşünülebilir. Bu haftadan itibaren fetusun
sınırlı özerkliğinin kabul edildiğini, henüz yeterliliği olmasa da, kendi üzerinde
müdahale edilme edilme ve yaşam hakkının gözetilmesini hukuktan talep eden
bir kişi olarak var olduğu söylenebilir. Burada üzerinde durulması gereken, insan
yumurtasının döllenme aşamasından ilk 10 haftaya kadar gelişim sürecinde, ana
rahminde, nasıl bir ahlaki statüde olduğudur. Bu canlının insan olma yönünde bir
potansiyel barındırdığı açıktır. Keleş, s. 13-14. Burada yaşamın kaynağının korun-
masının, ana rahminde bulunan döllenmiş yumurtanın insan olma potansiyeline
sahip bir canlı olması münasebeti ile yaşamın kaynağının korunmasının, cenine/
embriyoya hukuken “kişi” sıfatı vermeyi sonuçlamayacağı yönünde bkz. Judith
D. Fischer, “Misappropriation of Human Eggs and Embryos and the Tort of Con-
version: A Relational View”,
Loy. L.A. L. Rev
., Vol. 32, (1999), s. 381-430.