

329
TBB Dergisi 2017 (özel sayı)
Gül AKYILMAZ
Bu çalışmanın başlığı olarak Osmanlı Devleti’nde Kadınların
Mülkiyet Hakları ve Karşılaştıkları Hukuki Sorunlar” ın seçilmesinin
iki önemli sebebi vardır. Bunlardan ilki Amerikan İhtilalinden başla-
yarak insan hakları ile ilgili olarak ortaya çıkan bütün belgelerde mül-
kiyet hakkına temel bir hak olarak yer verilmesi ve bireylerin hukuki
statüsünün hatta özgür olup olmadıklarının belirlenmesinde mülki-
yet hakkının büyük öneme sahip olmasıdır. 1776 yılında yayınlanan
Virginia Haklar Bildirgesi ve Amerikan Bağımsızlık Bildirgesinde
ve Fransız İhtilalinin simgesi olan 1789 Fransız İnsan ve Vatandaşlık
Bildirgesi’nde insanların isteseler de feragat edemeyecekleri hakların
başında mülkiyet hakkı yer almıştır. Fransız İhtilalinin doğurduğu
liberal anlayışa göre bireylerin kendi kişisel özerkliklerini her türlü
kişisel ve keyfi güce karşı korumada başarılı olup olamayacakları özel
mülkiyetin kabulüne ve güvenliğine bağlıdır. Daha açık bir ifade ile
mülkiyet hakkına sahip olmayan birey özgür de değildir. Liberal anla-
hiçbir zaman tahammül edemeyecekleri– yalnız böyle ağır ve külfetli vezâif için
yaratılmamıştır. Belki bunlar olsa olsa ikinci, üçüncü derecede kalır” A. Süreyya,
“Bir Milletin Nisvânı Derece–i Terakkisinin Mi’zânıdır”, Kadınlar Dünyası 19 Şu-
bat 1921, sy. 194–198, Çakır, s. 4, Aynur Demirdirek, Osmanlı Kadınlarının Hayat
Hakkı Arayışının Bir Hikâyesi, İmge Yayınevi, Ankara 1993,s. 58; “İtiraf edelim ki,
bugün kadın hakk–ı hayata ve hürriyete malik değildir. Çünkü o hiçbir vakit bunu
tanzim ve idame için mefkûresini, idare–i cüz’iyyesini, meyl’ü arzusunu istimâl
edemiyor; onun hayatına âdet, görenek, emsâl–ü akrân vesilelerinden istifâde ile
ya bir peder, amca, dayı ya bir zevc veya bir birader tahakküm ediyor. Hayatta
kendisine bir gaye, bir mefkûre tayininden memnûdur. Çünkü o daima bir er-
keğin arzu veya menfaati içün ihmal ve fedâ edilebilecek olan, edilmesi lâzım
gelen saçı uzun, aklı kısa Anadolu’da ma’ruf tabiriyle ‘eksikli’ olmaktan başka bir
şey olarak telâkki edilememiştir. Kadının bizde mevcûdiyyet–i şahsiyyesi yoktur,
olamamıştır” “Kadın ve Hürriyet–i Şahsiyye”, Kadınlar Dünyası, 15 Mart 1914,
Demirdirek, s. 83; “... Kadın hayata kavuşacaktır. Kadın bir erkeğin olduğu gibi
bir aile kadını olabilmekle beraber, bir işçi, bir memur, bir mühendis, bir doktor,
bir mebus, bir nazır olabilecektir”, Mükerrem Belkıs, “Kadınların Hayata Karış-
masının Sebepleri”, Kadınlar Dünyası, 9 Mart 1918, No: 164, “İnsaniyeti yüksel-
tecek, âdemiyeti mesud edecek ancak kadın ve erkeğin hukukta müsavatıdır...
Mesudiyet umumiye–i beşeriye, hukuk–ı umumiyede görülecek müsavat saye-
sinde tecelli edecektir. Hukukta olsun, mesaide olsun müsavat–ı umumiye kabul
edilmez ise, insaniyet kemâlini, âdemiyet mevkîini, bulamayacaktır... Erkeklerin
hukuku derecesinde kadınların dahi hüviyeti kavanin–i umumiyede tanınınca,
işte o dakikadan itibâren beşeriyetin mesud olacağına iman etmelidir” Ulviye
Mevlan, “Düşünüyorum”, Kadınlar Dünyası, 1 Haziran 1918 No: 176, Çakır, Ka-
dın Hareketi, s. 112–113; “Esasen erkek nasıl çalışır ise, kadın da çalışabilir, erkek
nasıl düşünebilir ise kadın da düşünebilir; erkek nasıl tahakküm ediyorsa kadın
da tahakküm edebilir... Kadın–erkek, hukuk–ı medeniye ve insaniyede müsâvi
olabilmeleri için evvelâ hayat–ı mesaiye iştirakleri lâzımdır”, Kadınlar Dünyası
imzasıyla, “Kadınlık Uyanmıştır” 7 Haziran 1329, No: 65, Çakır, s. 283.