Previous Page  334 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 334 / 497 Next Page
Page Background

333

TBB Dergisi 2017 (özel sayı)

Gül AKYILMAZ

Osmanlı Hukukunda evlilik kadının hukuki ehliyeti üzerinde hiç

bir değişiklik yaratmaz. İslam Hukukundaki hükümlere uygun olarak

Osmanlı Hukukunda “mal ayrılığı” rejimi kabul edilmiştir.

10

Kadın

malvarlığını kocasına teslim etmek zorunda olmadığı gibi kocasının

iznini almadan malları üzerinde her türlü hukuki tasarrufta bulunup,

istediği hukuki işlemi yapabilir. Mal ayrılığı rejimi çerçevesinde tam

eda ehliyetine sahip bir kadın evli de olsa niteliği ne olursa olsun mali

boyutu olan sözleşmeleri yapabilir. Osmanlı Devleti’nde alım-satım,

icare, hibe, rehin, karz gibi akidlerin tarafları olarak karşımıza kadın-

ların çıkması hiç de şaşırtıcı değildir. Şer’iyye sicillerinde konu ile ilgili

sayısız örnek vardır.

11

Tam eda ehliyetine sahip olan kadınlar mallarını

hibe edebilmiş, vakıflar kurmuşlardır. Kocanın müdahale etme, izin

verme, engel olma gibi hakları yoktur. Evli kadınlar malvarlıklarını

bizzat idare edebilecekleri gibi, bu işi kocalarına ya da kocalarından

başka bir şahsa da bırakabilmişlerdir. Bu veriler bize Osmanlı Huku-

kundaki hukuki düzenlemelerin mülkiyet hakları ve hukuki işlem eh-

liyeti konusunda kadınlar ve erkekler için farklı kurallar belirlemedi-

ğini ve bu hakların kullanışı konusunda kadınların evli ya da bekâr

olmasının da bir önemi olmadığını göstermektedir.

10

“Huri binti Hamza nâm hatun kişi meclis-i şer’a hazıra olup şöyle ikrâr-ı sahih-i

şer’i kılıp dedi ki müteveffâ olan zevcim Koca Ebri nefs-i Üsküdarda Bulgurlu

mahallesindeki evini hin-i beyde nısfını zevci mezburum satun alıp nısf-ı âharını

dahi zevci mezbûrum ile ale’l-iştirak ben satın aldım dedikte…”, İstanbul Kadı

Sicilleri Üsküdar Mahkemesi 2 Numaralı Sicil (H.924-927/M. 1518-1521), İstanbul,

İsam Yayınları, 2010, s. 351; diğer bir örnekte ise Yusuf b. Abdullah Selman Ağa

Mahallesinde mülkiyet üzere tasarruf ettiği evini karısı Dudu bt. Abdullah’a 1500

akçeye satmıştır, “Vech-i tezkire oldur ki nefs-i Üsküdar’da mütemekkin olan

Yusuf b. Abdullah meclis-i şer’a hâzır gelip şöyle ikrâr edip dedi ki merhum Sel-

man Ağa Mahallesinde mülkiyet üzere ma’lûmetü’l hudûd inde ehlihâ evimden

süflî ve ulvî evi muttasıl hîme odası ile ve kuyudan Kervansaray’a varınca dairesi

ile işbu hâtunum Dudu bt. Abdullah’a bin beş yüz râyicü’l-vakt akçeye satdım

semen-i mezkûru bî-kısûr alıp ve mebî-i mezbûru teslim edip aramızda kabz ve

ikbâz bulunup deyu ikrârını mezbûre Dudu bt. Abdullah dahi tasdik ettikden

sonra sıhhat-i bey’a hükm olup bu vesika ketb olunup deftere kayd olundu”, İs-

tanbul Kadı Sicilleri Üsküdar Mahkemesi 1 Numaralı Sicil (H.919-927/M. 1513-

1521), , İsam Yayınları, İstanbul 2008, s. 382.

11

Konu ile ilgili örnekler için bkz. Gül Akyılmaz, “Osmanlı Devleti’nde Mülkiyet

Hakları ve Mülkiyet İlişkileri Çerçevesinde Kadının Hukuki Statüsü”, (Editör Fet-

hi Gedikli), II. Uluslararası Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildirileri, ,, Onikilevha

Yayıncılık, İstanbul 2016, C. I ,s. 223-224.