Previous Page  76 / 497 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 76 / 497 Next Page
Page Background

75

TBB Dergisi 2017 (özel sayı)

Fahri Gökçen TANER

Kanun’un ilk halinde kanunda yer almayan sarkıntılık, 1933 yılında

421. maddede yer alan söz atma suçunun yanına eklenmiştir.

29

Hük-

mün ilk halinde yalnızca

“kadınlara ve genç erkeklere sarkıntılık edenler”

cezalandırılıyordu. 2002 yılında Anayasa Mahkemesi’nin

“genç”

ibare-

sini iptal etmesinin

30

ardından, 765 sayılı Kanun yürürlükten kalkana

dek hüküm şu şekildeydi:

“Kadınlara ve erkeklere söz atanlar üç aydan bir seneye ve sarkıntılık

edenler altı aydan iki seneye kadar hapsolunur”

Bu kanun döneminde suça ilişkin öğretide en ayrıntılı tanımı ÖN-

DER vermiştir. Buna göre sarkıntılık

“Aleniyet şartı aranmaksızın, ırza

geçme veya tasaddi suçlarının teşebbüs derecesini de teşkil etmeyen, mağdur

üzerinde devamlılık arz etmeyen ve fakat vücuda temasın da şart olmadığı,

söz, yazı ve diğer hareketlerle gerçekleştirilen temelinde cinsel dürtünün bu-

lunduğu fiillerdir”.

31

Görüldüğü üzere 765 sayılı TCK döneminde sar-

kıntılık suçunun oluşması için vücut teması zorunlu değilken, 6545 sa-

yılı Kanun’la değişik 5237 sayılı TCK’nın hafif şekli bakımından temas

zorunludur.

765 sayılı Kanun’da suçun failinin yalnızca erkek olabileceğine

dair bir belirleme olmamasına karşın, suçun failinin yalnızca erkek ola-

bileceğini

32

ifade eden yazarlar olduğu gibi, failin cinsiyetinin önemli

olmadığını

33

da ifade edenler olmuştur.

34

Eski kanun döneminde bazı fiillerin bir kez yapılması halinde söz

atma, sırnaşıkça hale gelerek tekrarlanması halinde ise sarkıntılık suçu-

na vücut verdiği ifade edilmiştir. Mektup yazmak ve müstehcen sözler

söylemek bu kapsamda değerlendirilen fiiller arasındadır. Bu noktada

765 sayılı Kanun dönemindeki içtihatlara başvurulurken, söz konusu

29

Sulhi Dönmezer, Ceza Hukuku Özel Kısım Genel Adap ve Aile Düzenine Karşı

Cürümler, 5. Bası, İstanbul 1983, s. 189; Ayhan Önder, Türk Ceza Hukuku Özel

Hükümler, 4. Bası, İstanbul 1994, s. 483.

30

AYM, E. 2000/36, K. 2002/35, T. 20.03.2002.

31

Önder, s. 485. Dönmezer İse “Bir şahsa karşı, onun rızası hilafına olarak şehvet

maksadıyla, söz fiil ve hareketle, edep ve iffete tecavüz teşkil edecek surette ve

fakat ırza tecavüz ve tasaddi cürümlerine veya bunların teşebbüsüne varmayacak

şekilde yöneltilen tecavüzlerdir.” tanımını vermektedir. Bkz. Dönmezer, s. 190.

32

Önder, s. 485.

33

Abdullah Pulat Gözübüyük, Türk Ceza Kanunu Açıklaması, C. IV, 4. Bası, İstan-

bul 1981, s. 190.

34

Önder, s. 485; Dönmezer, s. 190.